YPG Yan Çizerse Kürtlerin Güvenliği Tehlikeye Girer mi?

Üç dönem HDP milletvekilliği ve Kars Belediye Başkanlığı görevlerinde bulunmuş, halen STK yöneticiliği yapan Ayhan Bilgen, Odatv'ye verdiği çarpıcı röportajda 'Terörsüz Türkiye' sürecini ve Kürt siyasetindeki dengeleri masaya yatırdı. Süreç konusunda iyimser olduğunu belirten Bilgen, ancak özellikle DEM Parti'nin yaklaşımlarına ve YPG'nin Suriye'deki tutumuna dair sert uyarılarda bulundu. Bilgen, YPG'nin Abdullah Öcalan'ın sözlerini dinlememesi halinde, Kandil'den dahi bir 'müdahale' gelebileceğini öne sürdü ve DEM Parti'nin İsrail'e yönelik eleştiri eksikliğini sorguladı.

Yetki Öcalan'da 

"Terörsüz Türkiye" sürecini önceki girişimlere kıyasla daha dikkatli ve ders çıkarılmış bir şekilde ilerlediğini düşünen Ayhan Bilgen, buna rağmen sürecin kırılganlığına işaret etti. En önemli risklerden birinin siyasi aktörlerin, özellikle de DEM Parti yöneticilerinin söylemleri olduğunu vurguladı:

"Siyasi parti temsilcilerinin, özellikle DEM yöneticileri için söylüyorum… Kendilerini örgütün yerine koymamaları ve tam da kendi beyan ettikleri şekliyle yetki Öcalan'daysa, Öcalan'ın sözlerinin içini boşaltmadan, bağlamından koparmadan, anlamından uzaklaştırmadan bir yaklaşım sergilemeleri gerekiyor. Çünkü bu sürecin sonuçta asıl öznesi Öcalan. Yani silah bırakma ekseninde ilk adımı atan, ilk çağrıyı yapan ve bir irade olduğu beyan edildiği için, deklare edildiği için yetki kendisinde diye tarif edilen muhatap, özne Öcalan."

Bilgen, milletvekillerinin ve siyasi aktörlerin demokratikleşme, hukuk ve anayasa çalışmaları üzerinden rol oynamaları gerektiğini, ancak "silahla ilgili konularda sözün, yetkinin kendilerinde olduğu zannına" kapılmamaları gerektiğini belirtti. Siyasi popülizmden kaçınma ve kendi fanatik kitlelerinin beklentileri üzerinden toplumun genel beklentisine zarar vermeme uyarısında bulundu.

Suriye'de "Fırsatçılık" Uyarısı: "Küçük Olsun, Benim Olsun" Tehlikesi

Ayhan Bilgen, sürecin ikinci riskinin dış politikadan kaynaklandığını ifade etti. Türkiye'nin güvenlik sorununu büyük ölçüde çözdüğünü ve konuyu bölgesel barış bağlamında ele aldığını belirten Bilgen, Irak ve Suriye'de "yeniden parçalanmayı, iç savaşı, kaosu getirecek fırsatçılıktan herkesin kaçınması gerektiğini" vurguladı.

"Bu coğrafyada küçük olsun, benim olsun ve kolay olsun yaklaşımı, genellikle çok tehlikeli yerlere evrilir. Suriye'de ülke bütünlüğünü koruyan ve merkezde herkesin temsilini esas alan, kimseyi dışlamayan, kimseyi yok saymayan, kimseye ayrımcılık yapmayan bir sistem, esas alınmazsa… Irak'taki formülü Suriye'de deneme girişimi tekrar ederse, ne yazık ki üzülerek ifade ediyorum hem Suriye'nin hem Irak'ın geleceği tehlikeye girebilir. Bu da Kürtleri hedef haline getirecektir. En büyük zararı Kürtlere verecektir." sözleriyle, tek taraflı ayrılıkçı eğilimlerin Kürtler için dahi bir felakete yol açabileceği konusunda kritik bir uyarıda bulundu.

"YPG Öcalan'ı Dinlemezse, KCK Müdahale Eder!"

Röportajın en çarpıcı bölümlerinden biri, YPG'nin Abdullah Öcalan'ın silah bırakma talimatlarına neden tam olarak uymadığına dair soruydu. Bilgen, KCK'nın dört ülkede örgütlenmesi olduğunu ve Irak'taki silahlı yapının asıl muhatap gibi göründüğünü belirtti. Ancak Suriye'deki durumun farklı olduğunu, Suriye'nin 14 yıllık iç savaş sonrası yeniden kurulduğunu ve bu "beyaz tuval" üzerinde yeni bir anayasa ve seçim sistemi inşa edileceğini ifade etti.

Bilgen, YPG'nin Öcalan'ın federasyon karşıtı söylemlerini dikkate almaması ve "Öcalan öyle diyor ama biz bildiğimizi yaparız" yaklaşımı sergilemesi halinde, "bu başka bir refleksi Türkiye için de tahrik eder. Türkiye'de zaten herkes bu durumu içselleştirmiş, kabullenmiş değil." uyarısında bulundu.

KCK'nın YPG'ye müdahale edip edemeyeceği sorusuna ise Bilgen'den net bir yanıt geldi: "Ben edilmesinin kaçınılmaz olduğu kanaatindeyim." Bilgen, eğer KCK Suriye Kürtlerinin kazanımlarında bir yol göstericilik iddiasındaysa, bunun gereğini de ortaya koyması gerektiğini savundu. "Yoksa 'Biz Amerika'yla işimizi götürürüz, kotarırız, İsrail'le iş yaparız' dendiğinde iki tane büyük risk doğacak. Birliktelikten söz etmek neredeyse imkansızlaşacak. Suriye Kürtlerinin tercihi bu yönde olursa, Türkiye Kürtlerinin güvenliği de tehlikeye girecek. Irak'ta da muhtemelen domino etkisi yapıp parçalanma gündeme gelecek." diyerek bölgedeki domino etkisine dikkat çekti.

Bilgen, KCK'nın ikircikli bir siyaset yürütmesi veya "bize rağmen oluyor" modunu geliştirmesi durumunda, bunun tek bir sonucu olacağını vurguladı: "Türkiye'nin bölgeye askeri müdahale yapmasına zemin oluşturacak."

"DEM Parti Keşke İsrail'i de Eleştirseydi!"

Ayhan Bilgen, DEM Parti'nin son dönemdeki bazı açıklamalarına da değinerek, partinin Dürzileri destekleyen ve HTŞ'yi eleştiren açıklamalarını "çok tek taraflı" buldu. Bilgen, "DEM Parti, keşke Dürzilerin can güvenliğini düşündüğü ve HTŞ'yi eleştirdiği gibi, İsrail'in planlarını, beyanları ve Suriye'ye dönük saldırıları konusunda da aynı güçlü vurgularla eleştirilerini ortaya koysaydı" diyerek önemli bir eleştiri getirdi.

İsrail'in Suriye'deki hedefinin merkezi yönetimin zayıflatılması ve fiili bir bölünmeye gidilmesi olduğunu belirten Bilgen, "İsrail'in her müdahalesi sorunu çözümsüzlüğe ve Suriye'yi iç savaşa sürükler" dedi. Bu iç savaşın İran'ı ve Türkiye'yi askeri çözümlere yöneltebileceği ve bunun da Kürtler açısından anlamlı bir sonuç olmayacağı uyarısında bulundu. Ayhan Bilgen'in bu açıklamaları, "Terörsüz Türkiye" süreci ve bölgedeki Kürt siyasetinin geleceğine dair önemli ipuçları taşıyor.

Bakmadan Geçme

Politik Adam - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
WhatsApp İhbar Hattı
0538 483 25 53
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!