Abidin Dino'ya sormuşlar: "Mutluluğun resmini yapabilir misin?" Bilmiyoruz, Abidin Dino mutluluğun resmini yapabildi mi; ama CHP'nin son on yılına baktığımızda, adeta "ihanetin ve hançerlenmenin resmini" net bir şekilde görebiliyoruz. Bu, sadece bir siyasi parti içi çekişme değil, aynı zamanda dostlukların nasıl bir anda düşmanlığa, sadakatin nasıl menfaate kurban edildiğinin de acı bir fotoğrafı.
Partinin yakın tarihi, her köşe başında yeni bir ihanet hikayesiyle karşımıza çıkıyor. Tıpkı bir ressamın tuvale fırça darbelerini atması gibi, bu ihanetler de CHP’nin kaderine birer birer işlenmiş durumda:
Deniz Baykal'dan Kemal Kılıçdaroğlu'na: Bir Hançerleme Silsilesi
Hikayenin başlangıcı, partinin duayen ismi Deniz Baykal'a uzanıyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun, o dönemde CHP Genel Sekreteri olan Önder Sav eliyle Baykal’a adeta "ihanet kılıcı" çekti. Önder Sav'ın, Baykal'ı hançerleyerek koltuğundan etmesi, parti içinde derin yaralar açtı.
Ancak bu ihanetin mimarlarından Kılıçdaroğlu da aynı kaderi paylaşmaktan kurtulamadı. Çok değil, Kasım 2010'daki olağan kurultayda Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine Baykal'a karşı omuz veren Önder Sav'ı tasfiye ederek onu sırtından vurdu. Bu, siyaset sahnesinde sıkça görülen "kazanana biat" etme döngüsünün acı bir örneğiydi.
Baykal'ın istifa ettiği gün ekranlarda timsah gözyaşları döken Gürsel Tekin'e ise Baykal’ı satması için sadece 12 gün yetti. Görünen o ki, bu siyasi arenada gözyaşları bile birer maskeden ibaret olabiliyor.
"İmamson"dan Kılıçdaroğlu'na: Son Perde!
Ve geldik günümüze... Bir zamanlar sıradan bir delege sıfatıyla kadraja kafasını sokan, şimdilerin mahkemeye çıkacağı günü bekleyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu (lakabıyla "İmamson"), son ihanet tablosunun başrolünde yerini aldı. Özgür Özel eliyle, kendisini genel başkan yapan Kemal Kılıçdaroğlu’na ihanet etti. Kılıçdaroğlu için gözyaşı döken, onun grup başkanvekili yaptığı Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu’nu hançerleyerek koltuğundan etti.
Şimdi ise, tıpkı iyi pişirilmiş bir intikam yemeği gibi, Kemal Kılıçdaroğlu'nun tüm bu olanları sindirerek, pusuda soğuk bir intikam peşinde beklediği konuşuluyor.
İmamoğlu'nun Yükselişinde Fethullahçı İzleri?
Bu iç çekişmelerin ötesinde, Ekrem İmamoğlu'nun siyasete atılış sürecine dair ortaya atılan iddialar, "ihanet" tablosunu daha da karmaşıklaştırıyor. 16 Eylül 2009'da CHP Merkez Yürütme Kurulu’nca Beylikdüzü İlçe Başkanlığı'na atanması ve 27 Aralık 2009'da ilçe başkanı seçilmesi sürecinde, Fethullah Gülen cemaatiyle bağlantılı olduğu iddia edilen Fatih Üniversitesi’nin Rektörü Şerif Ali Tekalan'ın öncü rol oynadı: Tekalan şimdi yurt dışında firari…
Fatih Üniversitesi’nin Beylikdüzü’nde kurulduğu arazinin, eski CHP'li siyasetçi Kasım Gülek'in eşi Nilüfer Hanım tarafından bağışlandığı belirtiliyor. Ancak bu "hayırseverlik"in arkasında yabancı fonların olduğu ve Kasım Gülek'in terörist başı Gülen’i 1975'te İzmir’deki mason locasına kaydettiren bir "baron" olduğu gibi şok edici iddialar da var. Gülek'in, Moon tarikatının gazetesi Washington Times’ın ikinci el matbaasını 1985'te Ankara'ya getirttiği ve Alaeddin Kaya’ya verdiği, Zaman gazetesinin ilk nüshasının da o matbaada basıldığı bilgileri, CHP’deki bu "ihanet ve hançerleme" tablosunun çok daha derin ve karanlık bir arka planı olduğunu düşündürüyor.
Abidin Dino belki mutluluğun resmini yapamadı; ama CHP'nin son on yılı, siyasetin acımasız yüzünü, koltuk kavgalarını ve birbirine saplanan hançerleri en net haliyle gözler önüne seriyor. Bu sadece bir siyasi tarih değil, aynı zamanda insani zaafların, hırsların ve ihanetlerin de ibretlik bir tablosudur.