Fehmi Çalmuk

Vay Murat Kapki Vay !

Fehmi Çalmuk

Rabbim istikametimizi daim eylesin. 

Sağ elimdeki ameliyattan dolayı epeydir yazamıyorum, daha dikişler alınmadı. Lakin Türkiye'nin içinden ve dışından yapılan operasyonun dikişleri bizden daha önemli. Cumhuriyet tarihinin en köklü ve geniş yolsuzluk operasyonu, İtalya'daki bir zamanlar "Temiz Eller Operasyonu"nu geride bırakmış; kazıdıkça içinden uluslararası boyutu ile beraber FETÖ organizasyonu, dış istihbarat organizasyonu ve siyasetin finansmanı için kullanılan, kullanılacak olan Lidyalılarca dolar olayın sadece bir Ekrem İmamoğlu olayı olmadığını, derinlemesine yapılan operasyonlarla tek tek ortaya çıkarttı.

Bazılarının yapılan tutuklamalardan sonra itirafçı olmaları başta CHP'nin oldukça canını sıkıyor ve itirafçılığın savcı ve aracı avukatların baskısıyla; dışarıya çıkartma, denetimli serbestlik, herhangi bir yargısal ceza almama gibi önemli taahhütlerle yapıldığı belirtiliyor. Onun için Ekrem İmamoğlu'nun tekerlemelerle süslemeye çalıştığı yeni borsa iddiaları siyasetin yanında yargının da gündeminde.

Zerre kadar vatan ve millet sevgisinden şüphem olmayan Akın Gürlek’in yürüttüğü soruşturma sonunda nihayete ermek üzere. Toplanan bilgi, belge, sanık ve tanık ifadeleri Cumhuriyet tarihinin en önemli yolsuzluk operasyonunun yargılama sürecini bizlere gösterecek o zaman. Ve operasyonu bir bakıma sulandırmak, bir bakıma ters manyel yapma amacıyla bazı sanıkların ailelerinin AK Parti'ye yakın avukatlarla irtibata geçerek onlara inanılmaz para teklif etmesi ve yapılan telefon konuşmalarını kayda alması… En son Adana Büyükşehir Belediye Başkanı ilgili olayda ortaya çıktı. Başkanın babası bile avukatın ses kayıtlarını alıp bunu sağa sola dinletme derdine girmişken bir de ortaya Murat Kapki çıktı.

Yolsuzluk operasyonunun kilit isimlerinden biri olan, itirafçı makam şoförünün ihbarıyla içeri alınan Murat Kapki sadece CHP ile değil, AK Parti çevreleri ile de hatta Saadet Partisi ve Yeniden Refah Partisi çevreleri ile de etkin ve derin ilişkileri olan bir iş adamı. Ne yaptı, neye aracı oldu, nasıl yaptığı konuları yargının işi. Onlara müdahil olacak, ahkâm kesecek durumda elbette değilim. Televizyon ekranlarında operasyonla ilgili itham eden, ortaya sızdırılmış belgeleri kullanan gazetecilerin, medya şovmenlerinin belirli bir algı yönetiminin içinde bunları yaptıkları aşikâr. Farkındaysanız Murat Kapki ile kamuoyunda yükselen çok sert, keskin ve kesin ifadeler yer almıyor.

Dedim ya, ameliyat olduk, sağ elimizi kullanamıyoruz. Allah’a şükür sağlam elimizle kütüphanemizdeki dosyaları birer birer karıştırırken 36 yıl öncesine ait bir fotoğraf çıkıverdi önümüze. Yer: Milli Gazete'nin Ankara Balgat’taki temsilciliği. İş yerimiz Milli Gazete, evimiz Hamidiye olduğu için 7 gün 24 saat Milli Görüş’ün hizmetindeyiz hamdolsun.

Daha sonra cennet mekân Erbakan Hocam, İstanbul'dan bir dostunun evladına genel merkezde bir iş verdi. Aile, İstanbul’un o dönem sayılı kumaş tüccarlarından; Milli Görüş davasına, Erbakan Hoca’ya, Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a maddi manevi sıkı sıkıya bağlı bir aile. Genç, manken gibi bir delikanlı; İngiliz kumaşından dikilmiş kruvaze takım elbisesiyle herkesin dikkatini çekiyor. Bir yandan Erbakan Hocanın kolu, kanadı oluyor; diğer yandan Milli Gazete'nin bulunduğu bina Etaş İşhanı'nın idare amirliğini yapıyor.

Gencin adı Emin Balcı. Şimdilerde ekranlarda seyrettiğimiz tarihi dizilerin vazgeçilmez simalarından biri. Bir dönem iş adamlığından sonra oyunculuğa yöneldi. Dedim ya, bundan 36 yıl önce bir akşamüstü iki genç geldi İstanbul’dan, misafir ettik, izzet ikramda bulunduk. Ertesi gün Emin Balcı onları Erbakan Hocanın yanına götürdü, elini öptürdü. Daha sonra ise Hamidiye’de 3 gün süren Milli Görüş eğitimine tabi tutuldular. Oğuzhan Asiltürk, Şevket Kazan, Necmettin Erbakan, Lütfü Doğan… Eğitimden sonra sertifikalarını alıp Refah Partisi İstanbul Kadıköy ilçe teşkilatına teslim oldular, oraya üye oldular ve artık orada bir mücahit olarak Recep Tayyip Erdoğan'ın il başkanı olduğu Refah Partisi’ne çalıştılar.

Bilenler bilir; o dönemde de bu dönemde de elimize böyle istekli, meraklı gençler geçti mi onları şöyle bir tedrisata alıp “Tilki Divanı” ile başlayıp, anlayacakları dilden benzetmelerle, hikâyelerle düşünsel örgülerini halledip bir de üstüne “Mücahit Erbakan” sloganı attırırdım. Bu halimde bile inanır mısınız en çok özlediğim slogan “Mücahit Erbakan” sloganıdır. Rabbim gani gani rahmet eylesin. O “mücahitlik” kelimesi var ya… Erbakan Hocamın bugün Gazze’de yaşananları özetleyecek tarihi bir sözüdür: Dünya, inanmış bir mücahitten daha güçlü bir silahı icat etmemiştir.”Vay Murat Kapki Vay !

İşte yazının başlığında kullandığım 36 yıl önceki fotoğraf… O gençlerden birinin rızası olmadığı için o fotoğrafta yer almıyor. Ayakta duran, şimdinin ünlü televizyon dizilerinin oyuncusu Emin Balcı. Benim sol yanımda oturan, Emin Balcı'nın iki eliyle omuzlarına yaslandığı delikanlı ise iş adamı Murat Kapki. O zaman da inatçı, hırslı, doğru bildiğinden şaşmayan bir gençti. Şimdi cezaevinde, Mücahit Birinci'nin ziyaret ederek ifade tutanağını imzalatmaya çalıştığı söylenen Murat Kapki ile bir zamanlar “Mücahit Erbakan” sloganları atıyorduk.

Bizim abilerin görmezlikten geldiği, bir anlamda da umursamadığı birçok genç, “Mücahit Erbakan” sloganları atarken birdenbire kendilerini değişik yörüngelerde, değişik camialarda, İslami cemaatlerde, farklı ideolojik zeminlerde buluvermişlerdi. Elbette gelene “niye geldin” denilmeyeceği gibi bazen de gidene “niye gidiyorsun” denilmeyebilir. Ancak insan kıtlığı yaşandığı hiçbir zamanda bize gelenin bizde dirilmesi gerekirken, bizim yanımızda olanın dirilmek, nefes almak için başka mekânlara dâhil olması anlaşılacak iş değil.

Demem o ki, Murat Kapki olayı sıradan bir olay değil. Ekrem İmamoğlu'nun, hele Cumhuriyet Halk Partisi'nin Murat Kapki’den vazgeçmesi, onu düz yolda satması mevzubahis bile olamaz. Murat Kapki hem dışarıdan hem de içeriden organize edildiği anlaşılan, Yunus Emre'nin deyimiyle “Meydanlar içinde merdaneler var” şeklinde bir olayı afişe etti. Risk mi? Elbette ki risk. Ancak bazı şeyleri göze almış olacak ki hem dışarıya hem de içeridekilere Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusuyla sadece ve sadece Nazım Hikmet'in “Gülhane Parkı” şiirini hatırlatırcasına Ben farkındayım, savcı da farkında niyetiyle kontra atak yaptı.

Şimdi görelim, bir zamanların “Mücahit Erbakan” diye slogan atan Murat Kapki'si kendi etrafına örülen örümcek ağını nasıl alt edecek. Bu arada bizim alttan alan, samanı; üstten çıkan, dumanı yazar ve çizerlerin ısrarla görmediği ve görmezlikten geldiği, sahibi olduğum esnafhabertv.com’da 2019 yılında yayınladığım Ekrem İmamoğlu'nun Süleymancılar Kur’an kursunda çekilen fotoğrafı şimdilerde elden ele dolaşmakta ve Süleymancılar cemaatine yönelik operasyonda işaret fişeği olarak kullanılmak istenmektedir.

Bilim ve bilinmesi gerekir ki devlet kararı olmadan hiçbir İslami cemaat, tarikat veya başka bir yapılanmanın üzerine gidilerek derinlemesine bir operasyon yapılamaz. Bu tür cemaatler sadece bir siyasi partide yuvalanmış örgütler değillerdir. Cemaatler arası geçişler, organizasyonlar, dayanışmalar olimpiyat halkasına benzer, iç içedir. Hele buna bir de ticari düzen eklenirse kimse birbirine karşı “ayranım ekşi” demez, diyemez.

Herkes şunu düşünüyor: FETÖ’nün açtığı bu kadar okula, yurda, binaya 15 Temmuz’dan sonra el konulması gibi bir operasyon yapılırsa, bu cemaatlerin tüm mal varlığına devlet el koyup çeşitli İslami cemaatler, vakıflar, STK’lar bundan istifade eder. Vallahi şu haliyle, hele hele Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kelle koltukta gövdesini koruyarak, MHP lideri Devlet Bahçeli ile beraber öncülük ettiği Terörsüz Türkiye Projesi’ne bigâne kalan, destek vermeyen, burun kıvıran biraz önce yukarıda saydığım yapılar avucunu yalar.

Son olarak… Neymiş efendim, akacak yazı akılda durmaz, hastalık dinlemez, elin ameliyatı da dinlemez. Allah’a şükür dilimiz dönüyor, beynimiz düşünüyor, gözlerimiz görüyor… Bunları kaleme alacak da dosta ve arkadaşa sahibiz şükürler olsun.

 

Yazarın Diğer Yazıları