Fehmi Çalmuk

Asiltürk'ün görevi

Fehmi Çalmuk

Merhum Ağabeyim devlet ve  siyaset adamı, Milli Görüş davasının manevi komutanlarından  Kadiri dervişi muhterem  Oğuzhan Asiltürk'ü vefat yıl dönümünde rahmetle, minnetle  hatırlamak ruhuna Fatiha okumak boynumuzun borcu.

Bir gün sordum cennetmekan Necmettin Erbakan Hocam'a:
-Hocam "gençler bana hep soruyor. Erbakan Hocamız tamam da yanında hep Oğuzhan Asiltürk  ve Şevket Kazan'ı neden tutuyor?"

O zaman İmam Hatip'i yeni bitirmiş, "Cihat vakti üniversite olur mu?" diye kızınca önce rahmetli  Ahmet Tekdal'ın yanına  genel başkan olduktan sonra da Mustafa Köksal  abimin emrinde Ali Soylu ile  birlikte adı genel evrak ama parti ve miting koordinasyonuna vermişti. Her imzası gerektiğinde fırsatı imkanı çevirir o'nun değimiyle "Diş kirası" alır çıkardım.

 Radar gibi tarayan gözleriyle bir baktı. 

-"Lider zayiyata bakmaz. Kapıya çıkar kim varsa sefere devam eder. Onları eleştirilenler neden gelip karargahta beklemiyorlar."

Şevket Kazan'ı hiç söymeden, üzerinde durmadan sözlerine devam etti hatta beyaz kağıda iç içe neredeyse  geçmiş daire çizdi.

-Benim görevim insanları bu İslam halkısının içine davet etmek. Oğuzhan Bey'in görevi insanları iman halkasının dışına çıkmasını engellemek !

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretinden  sonra iade-i ziyaret yapacaktı. Çağırdı. Gençlere "Fehmi Necmettin  Hocamızın yadigarı , ona hocamızın çayından getirin" dedi. Çayımızı yudumlarken "Ben sizim bazen Kadiri dervişi olmanıza çok şaşırıyorum. daha Nakşibendi dervişi gibi  düşünürdüm hep. Hafi zikir hali var sizde. Bir gün halkınıza beni de kabul buyursanız" dileğinde bulundum. Gözleri ışıldayan tebessümü ile "inşeAllah" dedi. Ben de "inşeAllah" deyince...O bir kez daha söyledi: " İnşeAllah"

Bir ara fırsat buldum. söze başlayacağım, konuşamadım. Göz geze geldik. O muhteşem gülüşünü yine  sergiledi. 
-Söyle ne söyleyeceksen ?
-Oğuzhan Abi ben sizi niye çok seviyorum biliyor musunuz ? dedim.
"Neden?" diye sormadı. 
Devam ettim ve bu olayı anlattım.  Sonra anlatmaz olaydım dedim. Mendilini çıkarttı. Ağlamaya başladı. Çok üzüldüm. Kalkıp gözyaşlarını silmeye yeltendim. Eliyle otur diye işaret yaptı. kalakaldım. Sonra ayağa kalktı bana sarıldı. "Bana öyle bir müjde verdin ki Allah razı olsun" dedi.

Onun ağlamaklı hali devam ederken içeri Celal Asiltürk girdi.
Şakın olduğu kadar ismi gibi halde sordu
-Ne yaptın amcama?
-"Ne yaptıysa çok iyi yaptı. Hediye getirdi." dedi.

Takdir böyle imiş. Bir çok iş yarıda kaldı. Ancak Dava baki...
Bütün dava kardeşlerime başsağlığı, cennetmekan Erbakan Hocam ile Oğuzhan abi milli Görüş davasının bütün ölmüşlerine rahmet dilerim.
 

Yazarın Diğer Yazıları