- Haberler
- Pol-Analiz
- Rojava'da Yeni Bir Ayaklanma Kapıda mı?
Rojava'da Yeni Bir Ayaklanma Kapıda mı?
Suriye'nin güneyindeki Süveyda kentinde yerel Dürzi gruplar ile Şam hükümetini destekleyen Bedevi aşiretler arasında başlayan kanlı çatışmalar ve Arap aşiretlerinin Bedeviler lehine savaşa girmesi, ülkenin genelinde geniş yankı uyandırdı. Bu olaylar, Suriye'nin doğu ve kuzeyindeki (Rojava Özerk Yönetimi) ABD destekli Demokratik Suriye Güçleri'ne (DSG) karşı benzer bir aşiret ayaklanması olasılığı spekülasyonlarını tetikledi. Uzmanlar ve aşiret liderleri arasında bu konuda farklı görüşler belirirken, Türkiye'nin ABD'nin girişimlerini 'oyalama taktiği' olarak algıladığı kulislerde konuşuluyor.
Suriye'nin güneyindeki Süveyda kentinde yerel Dürzi gruplar ile Şam hükümetini destekleyen Bedevi aşiretler arasında başlayan kanlı çatışmalar ve Arap aşiretlerinin Bedeviler lehine savaşa girmesi, ülkenin genelinde geniş yankı uyandırdı. Bu olaylar, Suriye'nin doğu ve kuzeyindeki (Rojava Özerk Yönetimi) ABD destekli Demokratik Suriye Güçleri'ne (DSG) karşı benzer bir aşiret ayaklanması olasılığı spekülasyonlarını tetikledi. Uzmanlar ve aşiret liderleri arasında bu konuda farklı görüşler belirirken, Türkiye'nin ABD'nin girişimlerini "oyalama taktiği" olarak algıladığı kulislerde konuşuluyor.
Süveyda'daki Ateş Cezire'ye Sıçrar mı?
Halep, Deyrizor ve Rakka vilayetlerinden gelen binlerce aşiret savaşçısının Süveyda'daki cephe hatlarına ulaşması, bu bölgelerde de bir hareketliliğe yol açabileceği endişesini doğurdu. Bu vilayetler, Kürt-Arap ittifakı bağlamında DSG ve Suriye hükümeti tarafından ortaklaşa kontrol ediliyor.
Ancak, Arap Şammar aşiretinin şeyhi Şeyh Mani Hamidi Deham el-Cerba'ya göre Süveyda'daki olayların Cezire bölgesindeki durumla ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz. Şarkul Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Cerba, “DSG'nin ve lideri Mazlum Abdi'nin bu zor ve son derece hassas aşamada siyasi uzlaşma ve dengelerin sağlanmasındaki rolüne değer veriyoruz. Ortaklığımız sayesinde bölgemiz ve tüm halkımız için tarihi bir başarı olarak kabul edilen mutabakatlara ulaşmayı başardık” ifadelerini kullanarak DSG'ye olan desteklerini yineledi.
Çoğunlukla Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinde bulunan Şammar aşireti, 2013 yılında kurulan ve Kamışlo'nın doğusundaki Tel Elo ve Tel Tahmis köylerinde konuşlanmış tahmini 7-10 bin savaşçısı olan Sanadid güçlerine bağlı. Aşiret, Rakka ve Deyrizor kentlerinden yerel Arap gruplarla birlikte DSG'nin kurucu ortakları arasında yer alıyor. Şeyh el-Cerba, "kendimizi toprağın kardeşleri olarak adlandırdığımız bir aşamaya ulaştık. Çünkü bizler aynı bölgenin evlatlarıyız ve bu bölgenin tüm bileşenleri arasında kardeşlik ruhuyla birleşen ortak bir davanın sahipleriyiz" diyerek DSG ile olan güçlü bağlarını vurguladı. DSG'nin 2015'teki kuruluş bildirisinde kendisini "tüm Suriyeliler için ortak bir ulusal askeri güç" olarak tanımlaması da bu ortaklığın temelini oluşturuyor.
Mazlum Abdi - Ahmed Şara Anlaşması ve Aşiret Dinamikleri
Raman Araştırma Merkezi'nde Kürt meseleleri konusunda uzmanlaşmış bir araştırmacı olan Bedr Mulla Reşid, DSG'nin kuruluşundan bu yana aşiret niteliğindeki Arap askeri konseyleriyle ittifaklara dayandığını açıkladı. Reşid, Süveyda'daki olayların Suriye'nin kuzeydoğusundaki ittifakları kesinlikle etkileyeceğini belirtti. Reşid'e göre, "Şam hükümetinin, Cezire bölgesinde yerel bir aktörün yokluğunda DSG üzerindeki baskısını artırmak için yeni gerçeklikten yararlanmaya çalışması da dahil olmak üzere çeşitli senaryolar ortaya çıkabilir."
Ancak Reşid, mevcut koşullar altında bir aşiret ayaklanması olasılığını dışladı. Gerekçe olarak ise ABD'nin durumu istikrara kavuşturma çabaları, Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımların kısmen kaldırılması ve Türkiye'deki Kürtlerle yürütülen barış süreci gibi faktörlere dikkat çekti. Reşid, ülkenin kuzeydoğusundaki Süveyda'da yaşananların tekrarlanmasını engelleyen başka faktörlerin de bulunduğuna işaret ederek, Süveyda'daki gibi yerel bir askeri grubun ve bu eğilimi destekleyen bölgesel bir tarafın bulunmadığına dikkat çekti. Reşid ayrıca, “ABD Suriye'nin istikrarını korumaya çalışıyor ve Türkiye şu anda PKK ile barış süreciyle meşgul; kendi iç sürecini etkilememek için DSG bölgelerinde tam ölçekli bir çatışmayı desteklemeyecektir” yorumunda bulundu.
Burada özellikle dikkat çeken nokta, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Thomas J. Barrack'ın girişimlerinin, Türkiye'yi oyalama ve vakit kazanma amaçlı yeni bir taktik olarak algılanabileceği yorumlarıdır. Zira Türkiye'nin güvenlik endişeleri ve PKK ile süren "barış süreci" gibi iç dinamikleri, ABD'nin bölgedeki manevralarını etkilemekte ve Türkiye'nin operasyonel esnekliğini kısıtlamayı hedefleyebilmektedir.
Aşiret Liderlerinden Rojava'ya Destek: "Kaderimizi Sosyal Medya Belirlemez"
Rojava’nın Cezire ve Fırat bölgelerinde, el-Bakara, Tay, Şammar, Cis, el-Akidat, el-Velde ve Elbu Şaban gibi Arap aşiretleri yaşıyor. Geçen yıl el-Akidat aşireti lideri Musab el-Hifl'in kardeşi İbrahim el-Hifl'in eski Suriye rejimi ve İranlı milislerin desteğiyle DSG'ye karşı isyana öncülük etmesi kanlı çatışmalara yol açmıştı.
Ancak Rojava Özerk Yönetimi İhtiyar Heyeti Başkanı ve Haseke'deki Arap Cabur aşiretinin danışmanı Ekrem Mahşuş ez-Zuba, Süveyda cephesinden Cezire bölgesine hareket etme veya DSG ile yerel aşiretler arasında çatışma yaşanması ihtimalini reddetti: “Bu çağrılar ve hareketler Arap aşiretlerinin değerlerini temsil etmiyor. Burada Arap, Kürt ve Hıristiyan bölge bileşenlerinin kanı, tarihi direnişte ve IŞİD terörünün yenilgiye uğratılmasında birbirine karıştı. Hepimiz tek bir halk olarak kalacağız ve ülkemize ve güçlerimize bağlı kalacağız.”
Ez-Zuba, DSG'nin tüm bileşenleri temsil ettiğini belirterek, "Birçok tarafın fitne çıkarma çabalarına rağmen kuzey ve doğu bileşenleri ile askeri güçler arasında çatlak yaratma çabalarını reddediyoruz" dedi. Özyönetim bölgelerini diğer bölge ve vilayetlere kıyasla en istikrarlı bölgeler olarak değerlendiren ez-Zuba, “Kaderimizi biz belirleriz, sosyal medya sayfaları değil. Aşiret ya da kabile, bölge dışından kişiler tarafından değil, sahada kim varsa onlar tarafından temsil edilir. Biz Suriye topraklarının birlik ve bütünlüğünü vurguluyoruz… Hiç kimse vatanseverliğimize dil uzatamaz” ifadeleriyle dış müdahalelere ve provokasyonlara kapılarını kapattıklarını ilan etti.
Tabka ve Rakka vilayetindeki Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac da bu görüşlere katılarak, özerk yönetim bölgelerindeki Arap aşiret mensuplarının DSG'ye desteğini yineledi. Şeyh el-Ferac, “Buradaki tüm Arap aşiretleri ve bileşenleri, bölgelerimizin güvenlik ve istikrarını bozmaya çalışan tüm gündemlere karşı DSG ile dayanışma içindedir” diyerek, DSG'nin "terörizmi ortadan kaldırdığını, bölge halkının güvenliğini koruduğunu ve mevcut imkanlar doğrultusunda tüm hizmetleri sağladığını" vurguladı.
Suriye'nin güneyindeki bu gelişmeler, ABD'nin bölgedeki rolünü ve Türkiye'nin bu duruma olan bakış açısını bir kez daha tartışmaya açarken, aşiretlerin tutumu, Suriye'nin geleceğinde belirleyici bir rol oynamaya devam edeceğinin sinyallerini veriyor.
Bakmadan Geçme





