- Haberler
- Pol-Analiz
- Öcalan'ın tevbesi kurtarır mı?
Öcalan'ın tevbesi kurtarır mı?
İslami kesimin önde gelen yazarlarından Abdurrahman Dilipak, 'Apo Allah'a ve Ahiret gününe inanıyor mu?' başlıklı çarpıcı yazısında, terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'a hitap etti. Dilipak, Öcalan'dan 'gerçekleri açıklama' ve 'tevbe etme' çağrısında bulunurken, kendisini küresel güçlerin 'kontrollü bunalım stratejisi'nin bir oyuncusu olmakla itham etti. Yazar, bu yaştan sonra atılacak tek adımın, Vahşi'nin tevbesi gibi bir tevbe olabileceğini vurguladı. İşte, Dilipak'ın yazısındaki o kritik analizler:
Dilipak'tan öcalan'a net çağrı: 'vahşi'nin tevbesi gibi bir tevbe düşünür mü?
Haber Vakti yazarı Abdurrahman Dilipak, yazısının ana odağını, Öcalan’ın dini inancına yönelik bir sorgulama üzerine kurdu. Dilipak, elebaşına doğrudan seslenerek, ülkenin kanı, gözyaşı ve alın teri üzerinden iktidar ve servet üretenlerin önüne geçilmesi için bir adım atılıp atılmayacağını sordu. Yazarın bu konudaki en dikkat çekici cümlesi şuydu:
"Apo PKK’nın kuruluşu ile ilgili bildiği gerçekleri anlatacak kadar akıllı, dürüst, cesur birimi. Allah’a ve ahiret gününe iman ediyor mu mesela. Eğer iman ediyorsa, 'Vahşi'nin tevbesi gibi bir tevbe düşünür mü? Bu yaştan sonra daha ne bekliyor."
Allah'a ve ahiret gününe iman ediyor mu: kiramen kâtibin her şeyi kaydetti uyarısı
Dilipak, Öcalan'ı ahiret gerçeği üzerinden uyararak, sırların toprakla birlikte unutulmayacağını belirtti. "Ruz-u mahşer"i hatırlatan yazar, "Kiramen kâtibin" meleklerinin sadece olanları değil, kapalı kapılar arkasındaki konuşmaları, akıllardan geçenleri ve kriptolu haberleşmeleri dahi kaydettiğini söyledi.
"Sadece o değil, sır diye sakladığınız şeylerin, bütün çıplaklığı ile önünüze konulacağı bir gün var. 'Ruz-u mahşer'i duymadınızsa duyun, unuttunuzsa hatırlayın."
Bu dünya hayatının Ahiret hayatına göre bir gün gibi kısa olduğunu hatırlatan Dilipak, Hucurat Suresi'nden örnek vererek kalbe girmemiş imanın yeterli olmayacağı uyarısında bulundu.
PKK'nın kuruluş sırrını ne zaman açıklayacak: hatıralarını yazması talebi
Dilipak, PKK’nın başlangıcından bugüne kadar olan tüm süreçteki perde arkası gerçeklerin açıklanması için Öcalan’a çağrı yaptı. Bu sırların Öcalan’ın bedeninde kalmasının yanlış olduğunu ifade eden Dilipak, bu işin nasıl başladığını, ABD, Rusya, İsrail, İngiltere, Fransa, Yunanistan ve Suriye ile ilişkileri içeren hatıralarını yazmasını talep etti.
"Apo asıl gerçeği bize ne zaman söyleyecek. O sırrını kendi cesedi ile toprağa gömüp, her şeyin unutulup gideceğini zannediyorsa yanılıyor."
Küresel tezgahın adı: terörü örgütleyenler, barışı örgütleyenler gibi aranıza karışır
Dilipak, terör örgütlerinin arkasındaki küresel siyaset oyunlarına dikkat çekerek, bu oyunun adını "Kontrollü bunalım stratejisi" olarak tanımladı. Yazar, şeytanın ikili oynadığını, terörü örgütleyenlerin daha sonra barışı örgütlemek için çırpınanlar gibi araya karıştığını belirtti. Bu stratejinin Soğuk Savaş'taki komünizm kavgasından DAEŞ’e kadar uzandığını savundu.
Büyük kürdistan planının arkasındaki büyük oyun: Abd ve İsrail'in rolü
Yazının siyasi analiz bölümünde Dilipak, Öcalan'ı bu küresel oyunun bir "oyuncusu" olarak nitelendirdi. Bugün Kürtler üzerinden oynanan oyunun "Büyük İsrail’e giden yolda, Arz-ı Mev’ud coğrafyasında yeni bir oyun" olduğunu savunan yazar, bu planın arkasında ABD, İsrail, İngiltere ve Fransa’nın olduğunu ileri sürdü.
"Büyük Kürdistan madalyonunun öteki yüzünde 'Terörsüz Kürdistan' yazıyor sanki! Eski oyuncuların yeri rolü barış olacak."
Dilipak, PKK/KCK/PYD unsurlarının SDG şemsiyesi altında, Türkiye’nin güney sınırlarından geçerek 1200 km uzunluğundaki bir şerit üzerinden siyaset yoluyla "Büyük Kürdistan" hedefine teröre başvurmadan ulaşma planının varlığından söz etti.
Siyasi çözümün bedeli: bu cinayete bulaşmış insanları affetmeyecek çok kişi var
Yazar, siyasi aktörler "anlaştık" dese bile, toplumun bu cinayetlere bulaşmış insanları affetmeyecek büyük bir kesim olduğunu hatırlattı. Öcalan’a seslenerek, vicdani bir muhasebe yapmasını istedi:
"Kendi yaşadığı gerçekleri aklında nasıl silecek. Elini yüzüne her yaklaştırdığında kan kokusu duymayacak mı? Ölen, öldüren, öldürülen, bu kadar Türk, Kürt’ün hesab gününde ayağa kalktıklarında kim nereye kaçacak, saklanacak?"
Dilipak, bu gerçekleri bildiği halde susanların ve kan üzerinden siyaset yapanların da ahirette hesap vereceğini belirterek, uyuşturucu baronlarından sahte diploma alanlara kadar kirli işlere bulaşan herkesi aynı kefeye koydu.
Zalime süre tanımak: tevbe etmeyenlerin sonu ne olacak?
Yazısının sonunda tüm bu olayların ve zulümlerin bir hesabı olacağı uyarısını tekrarlayan Dilipak, Ali İmran Suresi'nden alıntı yaparak, tevbe etmeyenlerin karşılaşacağı sondan bahsetti.
"Kafirler kendilerine süre tanımamızı/mühlet vermemizi kendi yararlarına zannetmesinler. Onlara süre tanıyoruz, onlar ise günahlarını artırıyorlar. Onlar için alçaltıcı bir azab vardır."
Dilipak, sözlerini "Keşke tevbe edenlerden olsaydık diyeceğiniz gün gelmeden tevbe edin. Allah’ın selamı, rahmet, bereket ve bağışlaması, tevbe edenlerin üzerine olsun. Dua ile" ifadeleriyle bitirdi.