Vay Zeki Müren Vay...Bir Kez Elini Öpeyim, Öleyim...

Zeki Müren, Cemal Gürsel'in elini öptü. 'Bizi Demokrat Parti'den kurtardınız. Siz bir kahramansınız.' dedi. Gürsel'de ona iltifat etti. Ancak götürdüğüme çok pişman oldum.

Vay Zeki Müren Vay...Bir Kez Elini Öpeyim, Öleyim...
Medya İnternet
Medya İnternetEditör

Zeki Müren’in o dönemde Demokrat Parti’yi diktatörlükle suçlaması boşuna değildir.

Zeki Müren ünlü Plevne Marşı’nın 

“ Olur mu böyle olur mu/

Evlât babayı vurur mu

Sizi millet hainleri/

Bu dünya size kalır mı?”

sözlerini 27 Mayıs 1960 darbesi öncesi çıktığı konserlerde değiştirmişti.

Müren;

“Olur bu böyle olur mu? /

Kardeş kardeşi vurur mu?

Kahrolası diktatörler

Bu dünya size kalır mı?’’ diye avaz avaz bağırıyordu.”

Zeki Müren’in 12 Mart’ta tekrarladığı darbe ayranlığına ilişkin gazete şunları belirtmektedir:

“Şimdi moda ‘Askeri alkışlamak’ olduğuna göre, Zeki Müren de olayın dışında kalamazdı. Plevne Marşı’nı dekor ve kostümleriyle sahneye taşıdı. Gazi Osman Paşa gibi kaftan giydi. Arkasına sazı yerine Mehter Takımı’nı yerleştirdi ve programına ‘Tuna Nehri Akmam Diyor’ la başladı. Ne var ki, dinleyicilerin ayakta alkışlayarak desteklediği bu tabloyu ancak iki gece sergileyebildi. İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı gösteriyi yasakladı, gazinoyu üç gün kapattı, korkan sanatçı da askeri savcılıkta ifade vererek yakayı kurtardı.’’

Milli Türk Talebe Birliği Ankara Başkanı Edip Geyik, bir gün kendisini arayan Zeki Müren’in sözleri karşısında nasıl bir hayal kırıklığı içinde olduğunu arşivindeki fotoğrafı göstererek anlatacaktır:

“Zeki Müren telefonla aradı. ‘Sizi ziyarete gelmek istiyorum.’ dedi. Ertesi gün bir arkadaşı ile birlikte geldi. Kısa sohbetten sonra ‘Nasıl yardımcı olabilirim?’ dedim. Şöyle dedi: ‘Gazetede büyük kurtarıcı Sayın Cemal Gürsel ile fotoğrafınızı gördüm. Üç aydır randevu almaya uğraşıyorum. Araya milletvekillerini bile koydum. Ancak muvaffak olamadım. Sizin gazete fotoğrafınızı görünce ‘Beni Talebe Başkan’ı, Sayın Gürsel’e götürebilir dedim. Beni Cemal Gürsel’e götürün. Bir kez elini öpeyim sonra öleyim. Allah bu günü nasip etsin öleyim.’ Şaşırıp kaldım. ‘Tamam, götürüyüm de; elini öpüp neden öleceksiniz?’ dedim. ‘O, Türkiye’yi kurtardı. Bizi bir diktatörden kurtardı.’ dedi. Çok üzüldüm. Çok da canım sıkıldı. Israr edince

Sayın Gürsel’in yaverini aradım. Durumu anlattım. On dakika sonra bana döndüler, ‘Yarın sabah 10.00’da bekliyoruz.’ dediler. Merakla benim telefonumun bitmesini bekliyordu. ‘Yarın sabah gelin, sizinle birlikte randevuya gidelim.’ dedim. Bana bir türlü inanmıyor. ‘ Olamaz. Bu kadar mı olur? Ben üç aydır uğraşıyorum. Hemen Cumhurbaşkanı size nasıl randevu verdi?’ deyince ‘Yarın görüşürüz.’ dedim. Ertesi gün gittik. Cemal Gürsel’in elini öptü. ‘Bizi Demokrat Parti’den kurtardınız. Siz bir kahramansınız.’ dedi. Gürsel’de ona iltifat etti. Ancak götürdüğüme çok pişman oldum. ”

Fehmi Çalmuk'un Hoton Yayınları'ndan çıkan Büyük Doğu'nun Atlıları -Olaylar Belgelerle MTTB'nin Yüzyılı"Kitabından alınmıştır

Bakmadan Geçme