• Haberler
  • Pol-Analiz
  • Emperyalizmin Büyüme Çelişkisini 70 Karl Marx Bile Aaniliz Edemez

Emperyalizmin Büyüme Çelişkisini 70 Karl Marx Bile Aaniliz Edemez

Küresel jeopolitik sahne, tarihin tozlu sayfalarına gömüldüğü sanılan bir kavramla yeniden çalkalanıyor: Emperyalizm. Ancak bu kez karşımızda 19. yüzyılın doğrudan sömürgeci yapıları yerine, hibrit, çok katmanlı ve sofistike yeni bir tahakküm sistemi var. Uzmanlar, hem geleneksel askeri güce hem de teknoloji, finans ve ideolojiye dayanan bu yeni 'imparatorluklar çağının' küçük ve orta ölçekli devletler için zorlu bir oyun alanı yarattığı konusunda hemfikir. Şarku'l Avsat'dan derlenen analiz.

Modern jeopolitiğin en karmaşık ve tartışmalı kavramı olan emperyalizm, biçim değiştirerek çağımıza geri döndü. Günümüzde artık sadece tanklar ve toplarla değil; dolar, yapay zekâ ve küresel altyapı projeleriyle de büyüyen bir olgudur. Rus düşünür Aleksandr Yakovlov'un deyişiyle, emperyalizm "şaşırtıcı bir şekilde büyüyor ancak o kadar çelişkilerle dolu ki, 70 Karl Marx bile onu analiz edemez." Bu karmaşık büyüme, 19. yüzyılın sona ermiş politikalarının yeni teknolojik ve finansal araçlarla geri dönüşüdür. Bu bağlamda, siyaset bilimci Robert Tucker'ın bahsettiği "emperyalizmin cazibesi," özgürlüğün cazibesinden daha güçlü olmaya devam ediyor.

Peki bu yeni imparatorluklar kimlerdir ve tahakküm biçimleri nelerdir? Alasdair Roberts, “Süper Güçler: 21. Yüzyılın İmparatorlukları” kitabında, bu güçleri "geniş toprakları ve çeşitli halkları yöneten hem imparatorluk hem de devlet unsurlarına sahip melez oluşumlar" olarak tanımlar. "Küresel Güney"deki güçlerin "iyi" ve "kötü" emperyalizm ayrımının anlamsız olduğunu belirten analize göre, biçim ne olursa olsun, bir emperyalist ile diğeri arasında fark yoktur; zira "hegemonya, emperyalizmin yalnızca yumuşak bir biçimidir" ve halklara karşı acımasızdır.

Roberts'a göre Çin, Hindistan, ABD ve AB bu dört modern süper güçtür. Şimdi, bu güçlerin kendilerine özgü emperyal ve hegemonik stratejilerini mercek altına alalım.

1. ABD: İkili Emperyalizmin Mimarı ve Küresel Dolar Hakimiyeti

Amerika Birleşik Devletleri, 21. yüzyıl emperyalizminin en kompleks modelini uyguluyor: İkili Emperyalizm.

  • Askeri Çevrelenme: Geleneksel askeri gücün en açık göstergesi olan dünya genelindeki 800 askeri üs, ABD'ye gezegenin her köşesine anlık erişim ve müdahale yeteneği sağlıyor.
  • Finansal ve Ekonomik Tahakküm: Bununla birlikte, asıl kilit güç, dolar üzerinden kurulan ekonomik ve finansal hakimiyettir. Bu, Washington'a yaptırımlar aracılığıyla bir ulusun ekonomisini felç etme ve küresel sermaye akışını kontrol etme yetkisi verir.
  • İdeolojik Sloganlar: Amerikan başkanlarının benimsediği “Tepe üstündeki şehir” ve “Vazgeçilmez bir devlet” sloganları, ABD'nin küresel düzenin tartışılmaz lideri ve ahlaki rehberi olma iddiasını pekiştirir. Tarihçi Gerund Snade, ABD'nin bu nüfuzunu “NATO aracılığıyla davet üzerine bir imparatorluk” olarak niteler.

2. Rusya: Avrasyacılık ve Çöken İmparatorluğun Geri Dönüşü

Rusya Federasyonu, geçmişin Çarlık ve Sovyet İmparatorluklarının coğrafi hayaletlerini uyandırarak hareket ediyor.

  • Jeopolitik Misyon: Rusya'nın temel motivasyonu, Rusya liderliğindeki Avrasya projesini hayata geçirmektir. Bu ideoloji, Kont Nikolay Troçki'nin temelini attığı ve bugün Aleksandr Dugin tarafından benimsenen jeopolitik bir projedir. Dugin'e göre bu, denizci, Atlantik medeniyetleriyle (ABD ve Batı) ebedi bir çatışma içindeki kara medeniyetlerinden (Çin, Rusya, Hindistan, İran) biridir.
  • Askeri Yayılma: Bu amacın somut askeri adımları, Gürcistan'ın bazı kısımlarının, Kırım'ın ve Ukrayna'nın dört bölgesinin işgaliyle görülmektedir. Profesör Zbigniew Brzezinski'nin temel tespiti bu stratejinin özünü özetler: “Rusya, Ukrayna olmadan imparatorluk olmaktan çıkar.”
  • İdeolojik Slogan: Devlet Başkanı Putin'in Çarlık Rusyası dışişleri bakanı Aleksandr Gorçakov'dan ödünç aldığı “Rusya öfkelenmez, hazırlanır” sloganı, stratejik sabrı ve jeopolitik intikamı simgeler.

3. Çin: Kuşak ve Yol ile Yeni Ekonomi İmparatorluğu

Çin'in emperyal emelleri, doğrudan askeri yayılmadan ziyade, küresel ekonomi ve altyapı aracılığıyla nüfuz kurma üzerine kuruludur.

  • Ekonomik Tahakküm Aracı: Temel araç, altyapıya odaklanan ve şimdiye kadar 150'den fazla ülkeyle anlaşmalar imzalanan "Kuşak ve Yol" projesidir. Projenin somutlaştığı en kritik alan, Çin'in Afrika ve Asya'da çok sayıda limanda (Hambantota, Gwadar, Kribi, vb.) faaliyet göstermesidir. Bu, küresel ticaret yollarını ve stratejik deniz noktalarını kontrol etme çabasıdır.
  • Jeopolitik Konumlanma: Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Rusya ile birlikte “Küresel Güney ülkelerini birleştirme” görevi, ikili Amerikan ve Avrupa emperyalizmi karşısında ikili Küresel Güney emperyalizminin liderliğine soyunmaktan başka bir şey değildir.
  • İdeolojik Slogan: Şi Cinping'in “Çin Rüyası” sloganı, Çin'i Batı'ya meydan okuyan, ekonomik ve kültürel olarak güçlü bir küresel merkez olarak konumlandırma arzusunu yansıtır.

4. Avrupa Birliği: İmparatorluk Sonrası Liberal İmparatorluk Çıkmazı

Avrupa Birliği, bir yandan emperyal geçmişini reddederken, diğer yandan jeopolitik zorunluluklarla yüzleşiyor.

  • Hukukla Yönetilen Yapı: Harvard Üniversitesi'nden Timothy Garton Ash'e göre AB, “imparatorluk sonrası bir imparatorluktur.” Ash, AB'yi “tek bir milletin egemenliğinde olmayan, hukukla yönetilen, aynı zamanda liberal bir Avrupa imparatorluğu” olarak tanımlar.
  • Stratejik Zorunluluk: Garton Ash, AB'nin Rusya'nın geri dönüş girişimine ve Çin'in yükselişine karşı koyabilmek için “liberal bir imparatorluk üretmesi” ve “Amerikan imparatorluğuyla stratejik ortaklık kurması” gerektiğine inanır. Bu, Çin ve Rusya'nın "sınırsız ortaklık" planına tam bir karşı hamledir.
  • İdeolojik Seçim: Yale Üniversitesi'nden Timothy Snyder'a göre ise AB ile Putin Rusya'sı arasındaki çatışma, “entegrasyon veya imparatorluk” arasında bir seçimdir; ancak entegrasyonun bir devletin sonu değil, gelişmiş bir süreç olduğunu savunur.

5. Hindistan: Vishvaguru ve Yükselen Güç İddiası

Dört süper güçten biri olarak görülen Hindistan, bölgesel ve küresel rolüne dair net bir iddiayla sahnededir.

  • İdeolojik Slogan: Başbakan Narendra Modi'nin Hindistan'daki “Vishvaguru” yani “dünyanın öğretmeni” sloganı, ülkenin sadece ekonomik bir güç olmakla kalmayıp, küresel ahlaki ve entelektüel bir rehber olma arayışını simgeler. Bu, Çin ve ABD'nin mevcut hegemonik modellerine alternatif bir yumuşak güç emperyalizmi kurma hedefi olarak okunabilir.

Bu detaylı analiz, küresel güçler arasındaki mücadelenin basit bir rekabetten çok, 21. yüzyılın karmaşık emperyalizm biçimleri üzerinden ilerlediğini açıkça göstermektedir.

 

Bakmadan Geçme

Politik Adam - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!
WhatsApp İhbar Hattı
0538 483 25 53
ÇEKİN, GÖNDERİN, YAYINLAYALIM!