- Haberler
- Pol-Analiz
- Çengiz Çandar Keyiften Dört Köşe Oldu
Çengiz Çandar Keyiften Dört Köşe Oldu
Türkiye'nin yakın siyasi tarihine damgasını vuran isimlerden biri olan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Rûdaw Araştırma Merkezi'nin Erbil'de düzenlediği 'Türkiye'nin Zorlu Barışı' başlıklı çalıştayda çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Çandar, Türkiye'nin Kürt meselesindeki tarihi süreçleri değerlendirirken, son gelişmeleri "titrek de olsa bir iradenin varlığı" olarak tanımladı ve PKK lideri Abdullah Öcalan'ın son eylemini "en kuvvetli irade beyanı" olarak yorumladı.
"1923'ten Bu Yana Bir Tabu Yıkıldı"
Çandar, konuşmasına 1991 Körfez Savaşı sonrasında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile yaşadığı anıyla başladı. Özal'ın kendisini Irak'taki Kürt liderlerle temasa göndermesinin, Cumhuriyet tarihi boyunca cumhurbaşkanlığı düzeyinde Kürtlerle kurulan ilk temaslar olduğunu belirtti. Bu temaslar sonucunda 1993'te Abdullah Öcalan ile ilk kez ateşkes ilan edildiğini ve bu anın, barış arayışındaki ilk önemli adım olduğunu söyledi.
Ancak Çandar, 1993'ten bugüne geçen 32 yıllık süreçte "muazzam barış fırsatlarının defalarca kaçırıldığını" ifade etti. Bu başarısızlıkların ana nedenini ise "irade yoksunluğu" olarak gösterdi. Oslo ve 2013-2015 Çözüm Süreci gibi önemli girişimlerin de bu irade eksikliği nedeniyle sonuçsuz kaldığını söyledi. İrlanda'daki barış sürecini örnek gösteren Çandar, Türkiye'de çatışmalar devam ederken bir araya gelme iradesinin maalesef bulunmadığını belirtti.
"Bu, En Güçlü Barış İradesidir"
Çandar, bugünkü durumu ise farklı değerlendirdi. Özellikle PKK lideri Abdullah Öcalan'ın örgütünü feshettirmesi, silahları bıraktırması ve 11 Temmuz'daki silah yakma töreninin, "çok kuvvetli, daha kuvvetli olamayacak bir irade beyanı" olduğunu savundu. Çandar'a göre, bu eylem, PKK'nin Türk devletine karşı bir daha silahlı eylemde bulunmayacağının bir manifestosudur.
İktidar kanadından da bir irade beyanı olduğunu belirten Çandar, bugüne kadar barış girişimlerinin önünde duran MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sürece yönelik yaklaşımının son derece değerli olduğunu ifade etti. Bu iradenin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın onayı olmadan gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını da ekledi.
"Bu, Çözüm Değil, Yolların Açılmasıdır"
Çandar, mevcut durumun bir "çözüm" olmadığını, aksine "Kürt sorununun çözümüne giden yolların açılması" olduğunu vurguladı. Barışın, isyanın sona ermesi anlamına geldiğini ancak Kürt sorununun çözümünün farklı bir boyutta olduğunu söyledi.
Konuşmasını "Bu, Türkiye tarihinin en büyük Kürt isyanının sona erişidir. Kürt sorununun çözümü değildir" sözleriyle tamamlayan Çandar, Kürt sorununun kalıcı çözümü için demokrasinin şart olduğunu vurguladı. Barışın otoriter bir rejimde de sağlanabileceğini ancak kalıcı çözüm için demokratikleşmenin olmazsa olmaz olduğunu belirtti.
Son olarak Çandar, sürecin kırılganlığına rağmen başarıya ulaşacağını düşündüğünü, ancak bölgesel gelişmeler nedeniyle bu barışın hala "tedirgin olunması ve ihtiyatlı olunması gereken kırılgan bir zemin üzerinde" devam ettiğini sözlerine ekledi.