Avrupa Birliği'ni Göçmenler İflas mı Ettirecek ?

AB İstatistik Ofisi'ne göre, 2022 yılına kadar AB'deki göçmen sayısı, bir önceki yıla kıyasla yaklaşık yüzde 2 artışla 22,8 milyon kişiye, yani nüfusun yüzde 5,3'üne ulaştı. Amsterdam Üniversitesi'nin 2021 yılında yaptığı bir araştırmaya göre Hollanda hükümeti, göçmen hizmetlerine yılda 17 milyar avro, yani ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 2,44'ünü harcadı. 1995-2019 yılları arasında göçmenlerin Hollanda'ya maliyeti ise 400 milyar euro oldu.

Avrupa’da yükselişe geçen sağ popülist partilerin ortak noktalarından biri göçmen karşıtlığı. Seçimlerde geçmişe oranla daha çok oy kazanan bu partilerin söylemi Avrupa toplumunda göçle ilgili artan tartışma ve endişelerle örtüşüyor.

Avrupa’nın birçok ülkesinde aşırı sağcı, popülist söylemleri kullanan partiler, siyaset sahnesinde giderek daha etkin hale geliyor.

Göçmenlerin yerli halkı işinden edeceği, ekonomiye zarar vereceği ve hükümete yüklü mali küflete neden olacaklarına dair söylemleri toplumda da karşılığını buluyor.

Son örneği Hollanda

Sağ popülist partiler, seçimlerde daha fazla oy kazanmak için bu kaygılardan başarıyla yararlandı. Bunun son örneği ise Hollanda'daydı.

Hollanda'da 13 yıllık Başbakan Mark Rutte’nin istifasının ardından 22 Kasım’da yapılan erken genel seçimlerde, göçmen karşıtı aşırı sağcı lider Geert Wilders’in Özgürlük Partisi (PVV), seçimini birinci sırada tamamladı.

PVV, Meclis’te bulunan 150 sandalyenin 35'ini alarak, sandalye sayısını 2 katına çıkardı.

“Hollanda’nın Trump’ı” olarak bilinen İslam ve göç karşıtı Geert Wilders, Müslüman göçmenlerin ülkesine gelmesini “Hollanda'nın İslam tarafından işgali” olarak görüyor. Wilders daha önce camilerin kapatılması, başörtüsü ve Kur’an-ı Kerim’in yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Wilders, göçmen karşıtı açıklamalarından birinde, "Bugün Hollanda'ya her hafta binlerce göçmen geliyor. Hatta Hollanda'da 600 nüfuslu köyler bile kendi nüfuslarından daha fazla göçmen kabul etmek zorunda kalıyor. Dolayısıyla insanlar öfkeli ve korkuyorlar. Ama bunları görmezden gelen ve hata yapmaya devam eden bir siyasi elitimiz var. Dolayısıyla bugün benim partim gibi partiler bugün Avrupa’da çok güçlü hale geliyor” demişti.

Hollanda’da göçmen sayısında artış

Hollanda İstatistik Ofisi'ne göre 2022 yılında ülkeye 403 binden fazla göçmen geldi.

Bundan önceki üç yılda (2019-2020-2021) ülkeye 740 binden fazla göçmen geldi. Toplam 17,5 milyon nüfusa sahip Hollanda için 4 yılda 1,1 milyondan fazla göçmen azımsanmayacak bir sayı ki bunlar ülke nüfusunun %6,3'ünü oluşturuyor.

Amsterdam Üniversitesi'nin 2021 yılında yaptığı bir araştırmaya göre Hollanda hükümeti, göçmen hizmetlerine yılda 17 milyar avro, yani ülkenin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 2,44'ünü harcadı.

1995-2019 yılları arasında göçmenlerin Hollanda'ya maliyeti ise 400 milyar euro oldu.

Fransa’da da göçmen karşıtlığı yükselişte

Göçmenlerden benzer şekilde etkilenen diğer Avrupa ülkelerindeki sağcı partilerin liderleri de Gert Wilders'i başarısından ötürü tebrik etti. Bunlardan biri de Fransız Ulusal Birlik lideri Marine Le Pen'di.

Le Pen mesajında, “Avrupa'nın pek çok ülkesinde milletini savunan partilerin seçimleri kazanması tesadüf değil. Gerçek şu ki küreselleşme geriliyor. Küreselleşmeyi sınırlamak istemeyen zihniyet geriliyor. Milletler geri dönüyor. Bu, ulusun savunulmasına yönelik hareketlerin büyük geri dönüşüdür” yorumunu yaptı.

Ana sloganı göçmen karşıtlığı olan Marine Le Pen'in partisinin seçimlerde elde ettiği sonuçlar, Fransa'nın da son 20 yılda önemli ölçüde sağa kaydığını gösteriyor.

Fransa’da 2002 başkanlık seçimlerinde Marine Le Pen’in babası Jean-Marine Le Pen, rakibi Jacques Chirac'a karşı yalnızca yüzde 17,7 oy aldı.

Sonraki iki seçimde Marine Le Pen, Emmanuel Macron'u mağlup etmeyi başaramadı ancak babasından çok daha fazla oy aldı. 2017’deki başkanlık seçimlerinde oyların yüzde 33,9'unu kazandı ve 5 yıl sonra 2022'de Lupin'in oy oranı yüzde 42'ye yükseldi.

Dolayısıyla eğer Le Pen'in oyu her seçimde artmaya devam ederse, sağcıların bir sonraki seçimde Elysee'nin anahtarlarını ılımlı Macron'dan alma ihtimali daha yüksek görünüyor.

İtalya’da II. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez sağcılar kazandı

Yaklaşık 10 yıldır Orta Doğu ve Kuzey Afrika'dan gelen yoğun göçmen dalgasının baskısı altında kalan İtalya'da, Georgia Miloni liderliğindeki sağcı göçmen karşıtı İtalya'nın Kardeşleri Partisi (FdI) ve liderlik ettiği sağ ittifak Eylül 2022’deki savaşı kazandı. Böylece aşırı sağcılar II. Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya’da bir ilki başarmış oldu.

Sonuçlara ilişkin ilk değerlendirmesini yapan 45 yaşındaki Meloni, "Seçim sonuçları, İtalyanların, İtalya'nın Kardeşleri'nin yönetiminde bir merkez sağ hükümet istediğine dair açık bir işaret verdi" dedi.

Meloni, "Kaçakçılar artık bizden kormalı çünkü artık para kazanamayacaklar" ifadelerini kullandı.

Polonya ve Avusturya’da aşırı sağcılar lider

Göçmenleri engellemek için Belarus ile arasına çelik bariyer ören Polonya, 8 yıldır milliyetçi muhafazakar Hukuk ve Adalet Partisi (PiS) tarafından yönetiliyor.

Pollenda ke lenêwan xoy û bêlarrûs perjînêkî pollayînî bo rêgrîkirdin le koçberan drustkirduwe, mawey 8 salle lelayen partî rastirroy yasa û dadperwerîyewe berrêwedebrêt.

13 yıldır sağcı Viktor Orban liderliğindeki Macaristan, Avrupa Birliği’nin taleplerinin aksine sığınmacılara avukatlar aracılığıyla yardım etmeyi ve hayatı tehlikede olmayan göçmenleri sınır dışı etmeyi suç sayan bir dizi yasa çıkardı.

Wilders gibi Orban da Müslümanların Avrupa'yı işgal edeceğine ve beyaz Hıristiyanların yerini alacağına inanıyor. Bu nedenle bu yılın temmuz ayında AB'nin göçmenleri ülkelere eşit olarak dağıtma planını reddetti.

Almanya'da aşırı sağcı AfD yeniden yükselişte

Göçmöen politikaları nedeniyle yoğun bir şekilde eleştirilen Almanya hükümeti, geçtiğimiz günlerde göçle mücadele planı çıkarmak zorunda kalmıştı.

Başbakanı Olaf Scholz’un 10 maddelik düzensiz göçle mücadele planı, siyaset sahnesinde tartışmaları beraberinde getirmişti.

İltica başvuruları reddedilenlerin ülkelerine daha hızlı geri gönderilmesini öngören plan, göç politikasında daha katı önlemleri, sığınmacıların yararlandıkları imkanların kısıtlanmasını öngörüyor.

Ülkede aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi anketlerde üst sıralarda yer alıyor. Anketlere göre, göçmen ve yeşil enerji dönüşümü karşıtı çağrılarıyla bilinen AfD'nin ülke genelinde oy oranı yüzde 17-19 bandında. Bu oranlar bazı anketlerde Şansölye Olaf Scholz'un Sosyal Demokrat Partisi ile ikinci sıra yarışında olan AfD için rekor bir seviye.

AfD, 2021 seçimlerinde oyların 10,3'ünü alarak en yüksek oy oranına sahip beşinci parti olmuştu.

Avrupa’da göçmenlere karşı kin ve öfke artıyor

Öte yandan Avrupa’da göçmen nüfusunun artmasına karşı bir kesimde sığınmacılara karşı nefret duyguları eylem ve saldırılara dönüştü.

23 Kasım'da Dublin'de bir adam üç çocuğu bıçakladı; Şüpheli tutuklanır tutuklanmaz sosyal ağlarda adamın Cezayir asıllı olduğuna dair dedikodular yayıldı.

Bunun üzerine yüzlerce kişi göçmenlere öfkesini dile getirmek için sokaklara çıktı. Polisle çatışan kalabalık, özellikle göçmenlere ve yabancılara ait araç ve mağazaları yakıp yağmaladı.

İrlanda Başbakanı Leo Varadkar, “Olaylara karışanlar Dublin'i, İrlanda'yı, ailelerini ve hatta kendilerini utandırdı. Bu kişiler bu suçu İrlanda sevgisinden, İrlanda halkını korumak için ya da herhangi bir vatanseverlik duygusundan dolayı yapmadılar. Aksine nefretle dolu oldukları için bunu yaptılar. Şiddeti seviyorlar, kaosu seviyorlar ve diğer insanlara zarar vermekten hoşlanıyorlar” şeklinde sert bir açıklama yaptı.

AP seçimleri ve AB politikalarına yansıyacak

Avrupa sokaklarında artan sağa eğilimin, önümüzdeki Haziran ayında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine de yansıması dolayısıyla AB yasa ve politikalarını değiştirmesi bekleniyor.

Avrupa’da aşırı sağın değiik ülkelerde son 27 seçimlerden 12'sinde iktidar koalisyonuna katılarak ya da etkili bir muhalefet olarak oylarını artırdığı göz önüne alındığında, solun ve ılımlıların parlamentoda sağın güçlenmesi konusundaki endişelerini anlamak zor değil. Bu ülkeler arasında Avupa Birliği’nin en büyük ekonomisine sahip olan Almanya, Fransa ve ayrıca İtalya, İsviçre, Macaristan, Polonya, Finlandiya, Letonya, İsveç, Sırbistan, Hollanda ve Avusturya var.

ABD’deki seçim aynı zamanda Avrupalıların göçmenlere nasıl davranacakları ve dağıtacakları konusunda henüz anlaşmaya varamadığı, özellikle de AB'nin dış sınırlarını oluşturan ve Orta Doğu ve ile Afrika'dan çok sayıda göçmeni kabul etmek zorunda kalan ülkeleri aşırı baskı altında bıraktığı bir döneme denk gelecek.

AB İstatistik Ofisi'ne göre, 2022 yılına kadar AB'deki göçmen sayısı, bir önceki yıla kıyasla yaklaşık yüzde 2 artışla 22,8 milyon kişiye, yani nüfusun yüzde 5,3'üne ulaştı.

Haber (Rudaw internet sitesinden alınmıştır)

Bakmadan Geçme