Anıl Çeçen Türkiye Yeniden Kuruluyor

Moderatörlüğünü genel yayın yönetmenimiz Fehmi Çalmuk'un yaptığı Politik Adam programına katılan Prof. Dr. Anıl Çeçen'den ezber bozan açıklamalar geldi. Türkçülük, Milliyetçilik, Ülkücülük geleneğinin nasıl oluştuğunu anlatan Çeçen genel bir analiz yaptı.

 POLİTİK ADAM: Ben Fehmi Çalmuk yine bir Politik Adam programıyla sizinle beraber olmanın mutluluğu içindeyiz. Bugün 6 Nisan 2022, Kuvayı Milliye anlayışının, Milli Mücadele anlayışının ilk kurumsal yapısı Anadolu Ajansının kuruluş yıldönümü, uzun bir dönem hizmet verdiğim Anadolu Ajansının yıldönümünün Türkiye’ye, çalışanlara hayırlara vesile olmasını temenni ederim. Değerli izleyiciler bugün Politik Adam’da ilk konuğumuz hocaların hocası Prof. Dr. Anıl Çeçen, izleyicilerimizden gelen çok büyük talepler oluyor Anıl Çeçen hocamla ilgili, ne olur hocamı tek bölüme sıkıştırmayın, uzun uzun hocam anlatsın denildi, bizde hocamı uzun uzun anlatabilmesi için, ramazan ayının bu ilk programında konuk ettik. Hocam hoş geldiniz.

Anıl Çeçen: Hoş bulduk efendim, teşekkür ediyorum ilginize, iyi yayınlar diliyorum.

TÜRKİYE ŞUAN HALA O KUVAYI MİLLİYE’NİN KAZANIMI OLAN BU REJİMİN UZANTISI OLARAK BU YAPIDA DEVAM EDİYOR.

 POLİTİK ADAM: Değerli izleyiciler hocam gelirken eli boş gelmemiş, maşallah on parmağında on marifet ve devamlı üreten bir hocamız, Türkiye’de Türkçülük isimli yeni bir kitabı ortaya çıktı. Astana yayınlarından çıktı. Yani kitabı görseniz bir akademik çalışma gibi bir kitap, imzaladı, teşekkür ediyorum. İşte bu konudan başlayarak güncel siyasetimize oradan dış politikaya bir dünya analizine geleceğiz, içeriden dışarıya doğru. Peki, hocam Türkiye’de Türkçülük tarihi başlığıyla başlarsak, Türkiye’de Türkçülük ne anlama geliyor? Bu kitabı yazmaya niye gerek gördünüz, zamanlama açısından da tarihi önemli olan bir kitap.

Anıl Çeçen: Şimdi efendim, dünya çok hızlı değişim sürecinden geçiyor, biliyorsunuz Sovyetler Birliği yıkıldı, soğuk savaş geride kaldı. Sonra bütün dünyayı apar topar küreselleştirmeye çalıştılar, olmadı, ters tepti, yeni bazı tepkiler doğrultusunda bazı gelişmeler ortaya çıktı ki şimdi onun uzantısı bir dönemin içerisine girdik. Şimdi böyle bir noktada da yarın ki dünya düzeni nasıl olacak, nereye gidecek bu olaylar bunlar baya ciddi tartışılmaya başlandı ve sonra birde baktık ki Anadolu’nun geleceği ile de ilgili çok değişik çalışmalar yapılıyor. Zaten Osmanlının yıkılmasından sonra Anadolu’yu paylaşmak üzere, Anadolu’da farklı devletler kurmak üzere biliyorsunuz emperyalist güçlerin girişimleri olmuştur. Yani Fransa’da, İngiltere’de, İtalya’da, Yunanistan, Rusya bunların hepsi kendilerine Anadolu’da bir alan aramışlardır. Tabi o noktada Osmanlıdan gelen Osmanlı ahalisi bir araya gelerek, sırt sırta vererek bir Ulusal Kurtuluş Savaşı gerçekleştirmiştir. İşte o Ulusal Kurtuluş Savaşının sonucunda iş belli bir Ulus devlet kurmaya geldiği noktada Uluslaşma sürecine Türkiye girmiştir. Şimdi bunun bir tarihsel süreci var bir de siyasal olayların gelişme sürecinde bu olayların gelişerek öne çıkması var ki biliyorsunuz Kazanlı bir aydın olan Yusuf Akçura Osmanlının son döneminde geliyor İstanbul’da Türk Ocaklarını kuruyor ve çok önemli çalışmalar yapıyor. Ve o çalışmalarda Osmanlının geleceğe dönük yeniden yapılanmasında biliyorsunuz Fransız Devrimi bütün Avrupa’yı altüst ettiği için Avrupalı devletlerde Ulusçuluk cereyanları başlıyor ve o noktada da Anadolu’da da nasıl bir Ulus kurabiliriz arayışı var. İşte o noktada önce Yusuf Akçura biliyorsunuz Kahire’de bir gazete belirliyor, Türk adıyla çıkan bakın, Mısır’ın başkenti Kahire’de Türk adıyla çıkan bir gazetede Yusuf Akçura Üç Tarzı Siyaset diye bir makale yayınlıyor işte o Osmanlının gelecekle ilgili çok ciddi bir tartışma başlatıyor. Birinci olarak ilk söylediği bir Osmanlı devleti var, madem Fransız İhtilali bütün Avrupa’yı Ulus devlete dönüştürdü, o ulus devletler gibi Osmanlıda uluslaşsın, Bir Osmanlı bir ulus devleti yaratalım ve o Ulus üzerinden Osmanlı’nın geleceğini yönlendirelim diye bir yaklaşım geliştiriyor. Bu doğrultuda biliyorsunuz, Yeni Osmanlılar Cemiyeti kuruluyor, Osmanlı Akımıyla ilgili çeşitli çalışmalar yapılıyor. Aydınlar Osmanlı fikriyatını işliyorlar şimdi bugün içinde çok önemli bu, bugün dediğim özellikle son dönemde Türkiye’nin geleceği nasıl olacak diye baktığımız zaman bugünkü noktada tabii ki Atatürk Cumhuriyeti bir Kemalist rejimle karşı karşıyayız. Ve Türkiye şuan hala o Kuvayı Milliye’nin kazanımı olan bu rejimin uzantısı olarak bu yapıda devam ediyor. Ama esas olay Osmanlının son dönemi 1800’lü yılların son 25 yılında, son çeyrek yüzyılında bu gelişmeler ortaya çıkınca Yusuf Akçura önce Osmanlıcılığı başlatıyor ve örgütlüyor Osmanlı aydınlarıyla ama sonuç alamıyor.

 RUSYA’DAKİ TÜRKÇÜLÜĞÜN ÇIKTIĞI YER KAZAN’DIR.

POLİTİK ADAM: Hocam Jön Türkler var İttihat değil bu Türkçülük değil mi?

Anıl Çeçen: Şimdi Jön Türkler meselesi ayrı, bakın Rusya’da

 POLİTİK ADAM: Hep ona mal ederler ya onun için soruyorum.

Anıl Çeçen: Doğru söylüyorsunuz tabi, Jön Türk meselesi, Osmanlı sonrası Türkiye’nin kuruluşuna giden 2.aşamadır. 1.aşama Rusya’daki Türkçülük akımıdır, bunu unutmayalım. Türkçülük deyince bizim aklımıza Orta Asya geliyor. Şimdi Rusya dememizin sebebi eskiden oralar Rusya sınırları içindeydi. Ama bugün bağımsız olduğu içindir ki Rusya’daki Türkçülüğün çıktığı yer Kazan’dır. Kazan’da Tataristan’ın başkentidir. Yani bunları bilerek hareket edelim ve bu çerçevede bağlantıların gelişimini görelim.

 POLİTİK ADAM: Sizinle yaptığımız bir sohbette Ukrayna’da çok önemli bir Türk nüfusu olduğunu hatta Macaristan’da bu Türkçülük konusunda ilk başlangıç fişeğinin oralarda atıldığını söylemiştiniz.

Anıl Çeçen: Şimdi Fehmi bey şöyle söyleyeyim, şimdi Doğu Avrupa’da var olan Ulusların büyük çoğunluğu Hazar bölgesinden çıkıp Avrupa’ya göç etmişlerdir. Bakın, Finlandiya, Polonya, Bulgaristan, Macaristan ki bunların hepsi ilk devlet denemelerini özellikle ilk Bulgar ve ilk Macar devleti Hazar bölgesinde kurulmuş.

 POLİTİK ADAM: Bir soydaş gibi değil de, akraba topluluğu mu?

Anıl Çeçen: Şimdi soydaşlık bir tarihsel sürecin içinde beraberliğin getirmiş olduğu ortak özelliklere dayanan bir yapı şimdi bu çok istikrarlı bir şekilde olursa o zaman bir soydaşlaşma süreci bütünleşebiliyor ama olmazsa araya başka unsurlar girerse o zaman uluslaşmaya giden çıkış maalesef kesiliyor, yarım kalıyor. Şimdi bakın Osmanlıda da önce Osmanlıcılık başlıyor çünkü devletin adı Osmanlı ve o devlet adına bir ulus yaratmak istiyorlar. Halbuki o aşamaya kadar Osmanlı bir İmparatorluk ve o İmparatorluk arazisinde güçlü bir devlet ama içeriden çözülmeye başlayınca çünkü Fransız İhtilaliyle başlayan Ulusçuluk hareketleri Avrupa’daki Ulus devletleri yaratırken, İmparatorlukları parçalarken hem Osmanlıya yansıyor bu işte Balkan savaşı bunun uzantısıdır.

 POLİTİK ADAM: Tabi, dağılma sürecimiz öyle başlıyor.

 Anıl Çeçen: Tabi, hem de Rusya’ya sıçradığı noktada Ruslar önlem alıyorlar. Şimdi burada Rus devlet aklı çok önemli bir şey yapıyor ki Atatürk’te bunu takip ettiği için bunu Türkiye’ye kaydırmaya çalışıyor. Ama oraya geçmeden önce şunu vurgulamak isterim. Yusuf Akçura’nın Üç Tarzı Siyaset’inin 1. Tarzı Osmanlıcılık ama deneniyor, başarılamıyor. Oradan 2.tarza geçiyorlar, İslamcılık,

OSMANLICILIK ULUS YARATSAYDI GEÇERLİ OLURDU

POLİTİK ADAM: Ben bir kitapta okumuştum, Malezya’ya giden Osmanlı askerleri var bu tasavvuf koluyla ilgili, orada hala Sultan Abdülhamit adına hutbeler okunuyor biz Osmanlıyız diyor, çeşitli Afrika ülkelerini gezen seyyahlarında hala günümüzde bazı camilerinde Halifeyi Osman adına hutbe okunduğuna dair şeyler var. Eğer Osmanlıcılık bu konuda sürdürülebilseydi, geçerli bir akçe olur muydu yoksa dönemsel itibariyle ömrünü bitirmiş miydi?

Anıl Çeçen: Osmanlıcılık ulus yaratsaydı geçerli olurdu. Osmanlıcılık arayışı ve hareketleri hani Yeni Osmanlı diyoruz ya, bugünde var, Türkiye Cumhuriyetini kaldırırsanız Osmanlı hinterlandında ne olacak ya başka devletler gelip oraya yerleşecekler ya da alt kimliklere dayalı bölgesel küçük devletler kurulacak.

 OSMANLI, İSLAM DEVLETİNE DÖNÜŞSEYDİ, TÜRKLÜĞE VE TÜRK MİLLETİNE GEREK YOKTU.

POLİTİK ADAM: Türkiye Cumhuriyetinin isminin de bu anlamda olması gerektiğine dair tartışmalarda var değil mi?

Anıl Çeçen: Tabi, kesinlikle var hatta Türkiye’nin Hristiyan devlet olup olmaması tartışılıyor. Hatta Türkiye’ni federasyon olması tartışılıyor. Hatta İngiliz emperyalizminin Osmanlı sonrası bu coğrafyada egemen olması için getiriliyor Sevr projesi, Sevr planı tartışılıyor. Sevr planı nedir? Balkanizasyondur, biliyorsunuz bakın bugün küreselleşme nedir? Küreselleşme de Global Balkaniznasyon’dur. İzin verirseniz ilk cümlemi tamamlayayım. Osmanlıcılık ulus yaratmadığı için devam etmiyor, bugünkü yeni Osmanlıcılara o günkü 100 yıl önceki yaşanan sürecin iyi incelenmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum. Eğer Osmanlı ulusu yaratılsaydı ya da Osmanlı ulusunun olamadığı noktada Müslüman devlet olan Osmanlı, İslam devletine dönüşseydi, Türklüğe ve Türk milletine gerek yoktu. Olmadığı içindir ki daha sonra Türkçülük akımı 3.aşamada öne geçmiştir. İşte burada Türkçülük akımının gündeme gelmesi artık 1.dünya savaşı sürecinde batılı emperyal orduların buraya gelmesi ve savaş süreci içerisinde imparatorluğu dağıtmaya yöneldikleri noktada Osmanlının dağılmasından, çökmesinden ve Osmanlının ahalisinin kopan ülkelerden koparak merkeze gelip Osmanlı ahalisinin dayanışmasını oluşturdukları an onların içindeki nüfus çoğunluğunun, Rusya’dan gelen, biliyorsunuz tarih boyunca hep Rusya’dan, Asya’nın çeşitli yerlerinden göç almıştır. Anadolu ve işte o göçlerin bir araya gelmesiyle oluşan Osmanlı ahalisini sonra Türkiye ahalisine ve daha sonra da Ulusal Kurtuluş Savaşı vererek Türk Ulusuna, Türk Milletine dönüştüğünü görüyoruz.

BUGÜN AMERİKA’YI YÖNETEN BÜYÜK MUSEVİ LOBİLERİNİN ÖNEMLİ BİR KESİMİ KIRIM GÖÇMENİDİR

 POLİTİK ADAM: Hocam şimdi şöyle bir noktamız var, Cumhuriyetin inşa edildiği temel Türkçülük mü diye soracağım ama şimdi Osmanlı devletinin bir Ulus devletine devredilmesi bu tarafa dönmesi radikal bir dönüş, bu topraklar için dezavantajlı bir durum değil mi hani çok kırılma yaşandı mı bu konuyla ilgili?

Anıl Çeçen: Şimdi bu toprakların bütünlüğünün korunması gerekir. Aslında bakın Orta Doğu’da hala ciddi bir yeni bir düzen kurulamadı, sebebi Amerika ve İsrail’in zorlamasıdır. Bu nedenle Orta Doğu’da kalıcı bir düzen kurulamadı, şimdi bu kurulmak istenilen düzen ki bunun içinde İsrail faktörü vardır. 100 yıl öncede vardı, bugünde var, yarında olacaktır, bunu görmek lazım. İşte o Akdeniz kıyısında kurulan küçük İsrail’in büyüyememesi, bölgede yeni bir plana yani Amerika –İsrail planına yani Büyük Orta Doğu, Büyük İsrail planının gerçekleşememesi nedeniyle bu arayışın Karadeniz’e doğru kaydığını, Karadeniz’de de yavaş yavaş Osmanlının son döneminde ana konu nedir biliyorsunuz Kırım meselesidir. İngiltere ve Fransa’nın devreye girerek Rusya’nın önünü kesmek üzere Osmanlıyı savaşa kışkırtmaları, savaşa destek vermeleri ve o destekle Osmanlının savaşa yöneldiğini görüyoruz ki işte Kırım savaşına kadar bu bölgede yaşayan eski Hazar uzantısı topluluklar, Avrupa’ya göç etmişler. Ama Kırım Savaşı sürecinde de bu göçler Amerika’ya yönelmiş, bugün Amerika’yı yöneten büyük Musevi Lobilerinin önemli bir kesimi Kırım göçmenidir ve bu noktada hem Amerika’yla hem Türkiye ile hem de bu bölge ile çok yakından ilgilidirler. Şimdi demek ki tarih devam ediyor. O zaman bugünü anlamak için bizim tarihi iyi bilmemiz gerekiyor.

 TÜRKİYE’DE LAİKLİĞİN ÖTESİNDE BİR DE LAİKÇİLİK ÇİZGİSİ OLUŞTURMUŞTUR Kİ İŞTE YAŞANAN DEVLET MİLLET TERSLİĞİNİN ANA NEDENLERİNDEN BİRİSİ BUDUR.

POLİTİK ADAM: Şimdi Cumhuriyet kuruldu, bir Ulus devlet inşa etti Mustafa Kemal Atatürk ama bugün günümüzde bile bir Ulus devletin kurulması, bu ulusun içinde yaşayan halkların inkarı anlamına mı geliyor? Bir milliyetçilik, 6 oklardan biri ve bu ulus devletine dönüşümü bugün bile Güneydoğu’da o tabana dayanan birçok siyasi partinin argümanında ortaya çıkan hatta CHP Genel Başkanı kemal Kılıçdaroğlu’nun da helalleşme konusuna koyduğu en önemli neden sonuç ilişkilerinden biri hocam, ne dersiniz?

Anıl Çeçen: Helalleşme konusunda farklı düşünüyorum, yani biliyorsunuz özellikle Cumhuriyeti kuran partinin Laiklik konusunda ısrar etmesi ama daha sonrada gayrimüslüm bazı lobilerin bu laik partinin içerisinde örgütlenerek partinin yönetimini bütünüyle laiklik temeline oturtmaları, Türkiye’de laikliğin ötesinde bir de laikçilik çizgisi oluşturmuştur ki işte yaşanan devlet millet tersliğinin ana nedenlerinden birisi budur.

 BİZİ YOK SAYAN TÜRKLÜĞÜ VE TÜRKÇÜLÜĞÜ ORTADAN KALDIRMAYA ÇALIŞAN EMPERYAL MÜDAHALELERE YA DA BAŞKA İDEOLOJİLER DOĞRULTUSUNDAKİ MÜDAHALELERE KARŞIDA TÜRKLERİN BİR İNİSİYATİFİ ARTIK OLUŞMAYA BAŞLADI.

POLİTİK ADAM: Tarihsel analiz hocam bu dediğiniz. Recep Peker dönemleri,

Anıl Çeçen: Şimdi Fehmi bey, biliyorsunuz ben Kamu hukukçusuyum. Bizim alanımız devlet hukukudur. Öğrencilerime de bunları yıllarca anlattım, onlarda bunu biliyorlar. Bakın bir sürü dayatmalarla karşı karşıyayız ama hiçbir dayatma artık Türkiye’de istenilen sonucu vermiyor çünkü biz onu öğrendik ve uyandık. Cumhuriyet Üniversitesi Türkiye’de önemli kuşaklar yetiştirdi ve bu kuşaklar bugün Türkiye’nin yönetiminde etkindir. Bunu bilerek hareket edelim, bizi kendi istedikleri yöne çekmek isteyen ya da kendi planları doğrultusunda bu coğrafyada yeni devlet modelleri geliştirerek bizi yok sayan Türklüğü ve Türkçülüğü ortadan kaldırmaya çalışan emperyal müdahalelere ya da başka ideolojiler doğrultusundaki müdahalelere karşıda Türklerin bir inisiyatifi artık oluşmaya başladı. Bunu görmemiz gerekiyor. O nedenle bu kitabı bu günün koşullarında ağırlık vererek hazırladım.

 POLİTİK ADAM: Şimdi laikçilik anlayışını ortaya koyarak nu konuda algı yönetimi yaparak bir kutuplaşmaya zemin hazırlama, buradan bir siyasal kazanç elde etme gibi yıllardır sürdürülen bir siyaset var. Ama sizin gibi aydınların desteği ile, bu analizlerle bu bakış açısıyla biz bunların üstesinden geliyoruz ama uyanmamız biraz dönemsel itibariyle geç zaman alıyor hocam.

Anıl Çeçen: Doğru söylüyorsun ama içinde bulunduğun coğrafya, dünyanın merkezi coğrafyası olduğu içindir ki bütün emperyal güçler uluslararası rekabet düzeninde kendi güçlerini arttırmak, merkezde daha fazla konuma sahip olarak merkez üzerinden dünyaya müdahale etme noktasında bizi kendi halimize bırakmıyorlar. Bazen bakıyoruz ortaya bir parti çıkıyor, milliyetçilik çizgisinde ama milliyetçilik yapmıyor ya da başka alanlara kayıyor.

SOVYETLER BİRLİĞİ GİBİ İDEOLOJİK BİR İMPARATORLUĞUN TÜRKİYE’Yİ YOK ETMESİNİ ÖNLEMEK ÜZERE BURADA AMERİKAN DESTEĞİ İLE BİR ÜLKÜCÜLÜK HAREKETİNİN GÜNDEME GELDİĞİNİ GÖRÜYORUZ.

 POLİTİK ADAM: Şimdi o konuda Türkiye’deki partilerin karnesini size soracağım da hocam bu Türkçülük ne zaman milliyetçiliğe evrildi?

Anıl Çeçen: Şimdi ilk önce izleyicilerimizin şunu bilmesi gerekir. Ortada 3 kavram var. 1-Milliyetçiliktir. 2- Türkçülüktür. 3- Ülkücülüktür. Bakın Milliyetçilik kavramı Fransız İhtilali ile ortaya çıkan bir Avrupa kavramıdır. Fransız halkı, Fransız devrimi ile milletleşmiştir ve milliyetçilik ile birlikte Cumhuriyetçilik ve Laikliği ana ilkeler olarak almıştır ki Fransa’daki bu değişimin etkisiyle Atatürk Fransız devriminin benzeri bir yeni yapılanmayı Türkiye’de gerçekleştirmiştir, o çerçevede ele almamız gerekmektedir. Demek ki şunu vurgulamak isterim, geldiğimiz bu aşamada özellikle Türkiye geriye doğru baktığında, geçmişten ders alarak bugüne ve geleceğe dönük bir yapılanma arayışına girdiğimiz noktada mutlaka ilk çıkış noktamız Fransız İhtilali ve oradan gelen Milliyetçilik Hareketi olacaktır. 2.hareket Fransız İhtilali sadece Osmanlıyı değil, Osmanlıyı biliyorsunuz, Balkanlarda ayaklanmalara yol açarak Balakanizasyonla çökertilmesine yol açtı Fransız devrimi ama aynı Fransız devrimi Rusya’ya yöneldiği zaman Rusya’da da alt kimlikler üzerinden bir parçalanama sürecini gündeme getirdiği noktada Rusya’da başka bir gelişme oldu. O da özellikle Balkanlarda yaşayan Osmanlının parçalanması gibi Rusya’nın parçalanmasını istemeyen Rus devlet aklı, Rusya’yı yöneten derin devletler Halkçılık Narodnik Hareketi diye bir hareket geliştirdiler. Halkçılık hareketini devletle desteklediler, bütün ülkede örgütlediler. Ve o halkçılık hareketini özellikle büyütürken, güçlendirirken, devlet terörü verdiler bu hareketin arkasına yani bütün ülkede yeni arayışlar, alt kimliklerle herkes kendi devletini kurmaya çalıştı. Yani Rusya’ya da baktığımız zaman Rusya’da da özellikle bir devlet çöküşü var. Ve o çöküşten sonra o alt kimliklerin kurdukları devletler, Azerbaycan’da kurulan Türk devletleri hepsi işte bunlar eskiden beri var. Yani sadece Orta Doğu’da değil, Ön Asya denen, Kuzey Asya denen ya da Orta Asya denen bölgelerdeki gelişmeler hem kendi bölgelere hem de yakın olduğumuz için, komşu bölgeler olduğumuz için bu bölgeyi etkilemektedir. İşte bu çerçeve içerisinde Türkiye’ye giden yol Osmanlıda önce Milliyetçilikle gelişti sonra Türkçülükle kimlik kazandı, bir Türk devletine dönüştü daha sonrada Sovyetler Birliği gibi ideolojik bir İmparatorluğun Türkiye’yi yok etmesini önlemek üzere burada Amerikan desteği ile bir Ülkücülük hareketinin gündeme geldiğini görüyoruz.

 POLİTİK ADAM: Bunun miladı Cumhuriyet sonrası yani Nato’nun kurulma aşamasında mı?

Anıl Çeçen: Milliyetçilik belirli bir noktada ilk ortaya çıkan akımdı daha sonra İmparatorluklar çökerken, yeni bir yapılanma gündeme gelirken Türkçülük ortaya çıktı. Kimlik meselesi vardı, ulusal bir Kurtuluş Savaşı veriliyordu. Ama Ulusun adını koymak gerekiyordu. İşte orada da Osmanlıyla Karaman beyliği arasında bir çekişme olmuştur. Karamanlar kazandaydı belki Osmanlı İmparatorluğu yerine Karaman İmparatorluğu adı altında o Hazar’dan gelen, o Orta Asya’dan gelen birikim Ön Asya’da yeniden yapılanacaktı. Ama o kavgayı Osmanlı kazandığı için daha sonra Osmanlının uzantısı olarak Yeni Osmanlı ve Rusya’dan gelen o akımların devamlılığı noktasında da Türkçülük akımı etkin oldu, belirleyici oldu.

TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR DİYOR.

 POLİTİK ADAM: Ama şimdi Türkiye ismi yani bazı kimseler Türk kelimesinden alerji duyuyor ama bu Türk kelimesi bir ırkın üstünlüğü anlamında değil, bir üst çatı anlamında mı hocam? Bunu biz nasıl anlatacağız? İnsanlar bakıyor, ülkenizin adı Türkiye, ırkçı bir devlet yaklaşımında

Anıl Çeçen: İşte bu emparyalizmin bizi bozmak için yaptığı psikolojik savaşın yarattığı durumlar, buna o şekilde bakmak lazım. Türklük kavramı hiçbir zaman, şimdi Atatürk’ün söylediklerine bakın, Ne mutlu Türküm diyene, Türk olana demiyor, dikkatinizi çekerim. Atatürk ne diyor, Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir diyor. Yepyeni bir millet kavramı ortaya koyuyor, tanımı koyuyor ve millet kavramına dayanarak devletin çekirdek yapısını oluşturuyor. Bunu görmek lazım işte o noktada ihtiyaç olan ulusal yapılanmanın da dayanak noktası olarak Türk kavramının devreye girdiğini görüyoruz. Zaten Atatürk Ankara’ya gelip meclisi kurana kadar Türk kelimesini kullanmıyor ama meclisin adı resmen konarken Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti olarak konuluyor.

POLİTİK ADAM: Şimdi şöyle bir şey sormak istiyorum hocam, Türk Siyasetinde bugün Türklük geleneğini sürdüren bir parti var mı?

Anıl Çeçen: Türkçülük değil de Milliyetçilik var. Türkçülüğü bir kere bilmek lazım, anlamak lazım

TÜRKİYE YENİDEN KURULUYOR, YENİDEN KURARKEN BU İŞ BİTTİ, GERİDE KALDI ŞEKLİNDE DEVLETİ TÜMÜYLE YOK SAYMANIN BEN TÜRKİYE’Yİ ÇOK CİDDİ BOYUTLARDA SİYASİ MACERALARA, O ÇOK UĞRAŞIP TA ÇIKARTAMADIKLARI 3.DÜNYA SAVAŞINA SAHNE OLACAK BİR NOKTAYA DOĞRU TÜRKİYE’NİN SÜRÜKLENEBİLECEĞİNİ GÖRÜYORUM.

POLİTİK ADAM: Ama anlayan siyasi bir parti var mı?

Anıl Çeçen: Yani ben bile yıllar sonra Türkçülük üzerine bir kitap yazmak zorunda kalmamın sebebi şudur, bir şeyi iyi öğrenmek istiyorsanız o konuda kitap yazın derler biliyorsunuz, bende onu yaptım ve tarihi iyi etüt ettim. Bakın sorularınıza detaylı cevap veriyorum bu çok önemli ama bunu maalesef farklı bir şekilde ele alanlar var. Türkiye’de Türkçülüğün anlaşılmasını, tanıtılmasını, yaygınlaşmasını istemeyenler var çünkü bu coğrafyada federasyon planı olanlar, alt kimlikleri gündeme getirip, bu alt kimlikleri örgütledikleri noktada alt kimlikçiliği demokratlık ya da gelişmişlik ya da insan haklarına uygun görüyorlar. Ama bir ulus devleti yaratan üst kimlik olarak uluslaşmanın temel noktasını oluşturan Türk kavramını savunmayı da ırkçılık, faşizm olarak görüyorlar ki bunu kabul etmek mümkün değil. Bir bilim adamı olarak kaynaklara giren, bu konuyu araştıran çünkü Türkiye yeniden kuruluyor, yeniden kurarken bu iş bitti, geride kaldı şeklinde devleti tümüyle yok saymanın ben Türkiye’yi çok ciddi boyutlarda siyasi maceralara, o çok uğraşıp ta çıkartamadıkları 3.dünya savaşına sahne olacak bir noktaya doğru Türkiye’nin sürüklenebileceğini görüyorum. En kötü ihtimalle, bunları görerek hareket etmemiz lazım

 POLİTİK ADAM: Peki, hocam siyasi partilerin Milliyetçilik karnesi nasıl diye sorsam size? MHP’den başlayalım yani siyasete girer misiniz bilmiyorum ama şimdi Milliyetçilik, kültürel, ekonomik Milliyetçilik, bugün Meral hanımda, Seküler Milliyetçilik, Muhafazakarlık, Demokratlık gibi bir üçleme bile yapanlar var.

Anıl Çeçen: Var, yapıyorlar, şimdi efendim yani bu coğrafyaya bakanlar kendi açılarından konuyu ele alıyorlar ve kendi işlerine yarayan şekilde inceleyip, değerlendiriyorlar. Bakın demin size ne dedim, Laiklik varken bir de Laikçilik çıktı dedim. Çok açık şimdi bunu görmek lazım ama öbür tarafta eğer siz Türk kimliğine karşı çıkıyorsanız, o zaman hangi kimliği savunuyorsunuz onu ortaya koymanız lazım bakın ne diyorum Osmanlı kimliği olmamıştır, tutmamıştır. İslam Milleti kimliği de tutmamıştır Osmanlıda çünkü Müslüman olmayanlar, gayrımüslimler, İslam dinine dayalı bir millet kavramına, Milliyetçilik cereyanına olmuşuz bakmışlardır. Onun üzerine bir ulusal kimlik arayışı devam ettiği noktada işte Orta Asya’dan ve de Kuzey Asya’dan gelen bir çizgide Türkçülük akımının öne geçtiğini görüyoruz.

PARTİLER SON NOKTADA MİLLİYETÇİLİK YAPIYORLAR

 POLİTİK ADAM: Karneye not vermeyeceğiz, Milliyetçilik ile ilgili partilere öyle mi hocam?

Anıl Çeçen: Yok, verelim, ben Türkiye’nin hala milli bir devlet olarak ayakta kalmasında siyasi partileri bütünüyle karşıma almak istemem ama son noktada Milliyetçilik yapıyorlar onu söyleyeyim. Biraz baştan daha ulusalcı bir çizgide hareket etseler belki Türk Ulusu daha hızlı toparlanabilecek daha güçlü hareket edebilecek ya da alt kimliklerin hortlatılması ile Türkiye’nin dağıtılması senaryolarına karşı Türk milleti daha güçlü bir şekilde direnebilecek.

 KUVAYI MİLLİYE MİLLET KAVRAMINA DAYANARAK ÇIKIYOR

 POLİTİK ADAM: Yani şu anda yapabilirsek siyasi analizde iki tane İttifak var, iki ittifakın içinde de Milliyetçi partiler ana unsurlardan biri

 Anıl Çeçen: Şimdi bir tarafta Cumhur İttifakı var, ılımlı İslam ve Milliyetçi partiler bir araya geliyor. Atatürk Millet, ümmet tartışmasını açmak için ulus kavramını belirlemiştir, orada bir tartışma konusu var. Daha çok Atatürkçüler, Türkçülükten gelen ulusalcılık noktasında hareket etmektedirler ama öteki taraftan baktığınızda, Milliyetçilik çizgisinde bir değerlendirme yaptığınız zaman ortaya çıkan tabloda da yine bir dayanışma arayışı yani ümmet, millet dayanışması arayışı var. Ama Laik devlete yönelme gündeme geldiği noktada Millet kavramına dayalı yola devam ediliyor. Kuvayı milliye millet kavramına dayanarak çıkıyor ama daha sonra Cumhuriyet kurulduktan sonra Laik rejim oturtulduktan sonra millet kavramının yerine Orta Asya’dan gelen Türklerin kalıntılarından gelen ulus kavramı kullanılmaya başlanıyor. Ki ulus kavramının da gerçek anlamda tanımına baktığınız zaman bir bölgede yaşayan toplulukların hepsine bütünsel olarak verilen isim şeklinde ulus kavramının getirildiğini görüyoruz.

 AZERBAYCAN’DAN ORTA ASYA’DAN VE KUZEY ASYA’DAN, OSMANLININ YIKILMASINDAN SONRA ANADOLU’DA TÜRK DEVLETİ KURULURKEN EPEY BİR GÖÇ OLMUŞTUR

 POLİTİK ADAM: Bir siyasi hamle için milliyetçilik unsuru bir baharat gibi mi, milliyetçilik olmasa olmuyor. Bu tarafta MHP, BBP, diğer tarafta İyi Parti, Meral Akşener var. Her ne kadar bugün ülkücüleri partiden tasfiye ettiği tartışılsa da

Anıl Çeçen: Doğru söylüyorsunuz ama bakın Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir ulus devlettir. Dünya tarihi cereyan ederken bizde dünyanın tam ortasında bütün bu gelişmelerden etkilenmişiz. Bakın Osmanlı bir İmparatorluk olarak 1. Dünya savaşı sonrasında bir ulus devlet olamadığı için İmparatorluk olarak ta devam edememiş ama daha sonraki gelişmeler beraberinde Türk ulusunu, Türkçülük Akımını, Türkçülük Hareketini getirdiği noktada Türkçülük üzerinden başlayan toparlanma hızlı bir şekilde gelime göstermiştir. Bakın Atatürk’ün yönetimde kaldığı o 15 yıla dikkat edin, o 15 yıl içinde kitap yazan, araştırmalar yapan başta Ziya Gökalp olmak üzere diğer Türkçü yazarlar ki zaten Azerbaycan’dan Orta Asya’dan ve Kuzey Asya’dan, Osmanlının yıkılmasından sonra Anadolu’da Türk devleti kurulurken epey bir göç olmuştur. Genelde Osmanlı uzantısı Türk aydınları Rusya’da yetişmişler ama daha sonra Türkiye Cumhuriyetine gelerek Türkiye’nin kuruluşuna katkıda bulunmuşlardır ki Türkçülüğün ağa babası Yusuf Akçura Atatürk’ün uzun süre yanında başdanışmanı olarak hareket etmiştir.

 HALA EN ÖNEMLİ TÜRKOLOJİ ÇALIŞMALARI BUDAPEŞTE’DE YAPILMAKTADIR.

 POLİTİK ADAM: Biraz önce bu 6 parti işini söyledik ya ittifakları söyleyince siz biraz önce Macaristan’dan bahsettiniz ya 6 partili bir model, Macaristan’da da bir seçim oldu hatta Türkiye’de bugün Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında da benzetme yaptı. Çok mu benzer dönem itibariyle Macaristan

 Anıl Çeçen: Şimdi ben Türk-Macar dostluk derneğinin kurucusuyum. 25 yıl başkanlığını yaptım. Macaristan’da 4-5 kez bulundum. Budapeşte’deki çalışmaları izledim. Bakın bu Türk konularında benim başka kitaplarımda var. Türk Devletleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, gibi devlet merkezli çalışmalarım oldu. Bunları yaparken Budapeşte’deki Budapeşte Üniversitesindeki Türkoloji bölümünde bulundum ve o zaman şunu gördüm ki her sene yapılan İngilizce yayınlarla Türk yıllıkları hazırlıyorlar ve bütün dünyaya dağıtıyorlar. Bugün Türkoloji biliminin merkezi hala Macaristan’dır. Unutmayın, 1. Dünya savaşına giden yolda Turancılık Akımının çıktığı yerde Macaristan’dır, Budapeşte’dir. Budapeşte’de 1. Dünya savaşı öncesinde 3 akım gelişmiştir. Bunlardan 1.si Turancılıktır. Rusya’ya karşı Pan-Slavism ve Pan-Cermenizm ‘e karşı Pan-Turanizm, Macaristan’da geliştirilmiştir. Ve orada da Hazar kökenli bilim adamlarının yararı olmuştur ve zaten onların etkisiyle hem Rusya’daki birikim Ön Asya’ya getirilmiş hem de bugünkü düzene giden adımlar atılmıştır. Hala en önemli Türkoloji çalışmaları Budapeşte’de yapılmaktadır.

  POLİTİK ADAM: Siyasi yönden benzer miyiz?

Anıl Çeçen: Şöyle, mesela ben ilk Macaristan’a gittiğimde bana bir Macar asıllı bilim adamı geldi, elimi sıktı, hoş geldin dedi ve cebimde bir alma var dedi. Şimdi cebimde bir elma var diyor yani bu kadar bu kelimeler Macarcaya da geçmiş. Macar diline baktığınızda birkaç bin kelimenin Orta Asya-Kuzey Asya döneminden kalma Macar diline geçtiğini görüyoruz. Ve bu yakınlaşma ve ortak çalışmalar arttıkça iş Pan-Turanizme kadar gidiyor. Rus emperyalizminin Pan-Slavizmiyle, Alman Pen-Cermenizminin teslim olmamak üzere Budapeşte üzerinden önce Pan-Turanizm geliştirmek istiyorlar. Bunun gerçekçi olmadığı ortaya çıkınca yavaş yavaş Pan-Türkizme kayılmış. Bu konularla ilgili epey bir kitap Macarcada var. İngilizcede de yazıldı özellikle ilgili gençlere ve orta kuşaklara bunları araştırmaları gerektiğini özellikle vurgularım.

Bakmadan Geçme