Merhum Zübeyir Yetik'in ardından

İbrahim Halil Çelik, merhum Zübeyir Yetik'in ardından www.Politikadam.Com için yazdı: 'Büyük Doğu'nun Son Güllerinden Biri Daha Soldu' İyi insanlar iyi atlara binip o dönülmez diyarlara gittiği gibi o da gitti aramızdan Maveraya. Yolun açık olsun ağabeyim. Bizden de selam söyle önden giden tüm dava erlerine. Birgün bizde geleceğiz o dönülmez asli aleme.'

Günlerden 4 Nisan , 2025 Perşembe idi. Dostlarla sohbet etmek için gittiğimiz Nezih Kahvehanesinden geç saatlerde eve gelmiş, yatsı namazımı kılmış ve yatağa uzanıp kitap okuyordum. Günün dağdağalı yorgunluğunu kitap okuyarak atıyordum. Bu bir alışkanlıktı yıllardır bende. Kitap okumadan yatamazdım . Bundan çok memnundum.
Okuduğum kitap ; Hece Yayınlarından yeni çıkmış Mustafa Everdi'nin bir kitabı idi. Dalmıştım kitabın sahifelerine. Kitap beni kelimeler denizinde yüzen bir yelkende seyahat eden bir dervişe çevirmişti. Her cümlesi beni benden alıp götürmüştü.
Bu haz içindeyken telefonum birden acı acı çaldı. Hayır ola , kimdir bu saatte arayan ? Bu saatte kim arıyordu acaba ? Saate baktım: 02.58 idi. Okuduğum kitabla vaktin nasıl geçtiğinin farkında bile olmamıştım . Baktım arayan Zübeyir Yetik ağabeydi. Bayramın birinci günü kendisini aramıştım ama Zübeyir ağabey telefonunu açmamıştı. Oğlu İmam Şamil ile görüşmüştüm. Bayramlarını tebrik etmiştim. İmam Şamil , Zübeyir ağabeyin hasta olduğunu söylemişti. ' Evde durmak istemiyor , hastanede de yatmak istemiyor , bir bakım evine geçmek istiyor !' demişti.
Hayırdır inşaAllah deyi Telefonu açtım: ' Buyur ağabey !' dedim. ' Halil ! Beni rahat öleceğim bir yere gönder ! ' dedi yekten. ' Ölüyorum. Tutunacağım tek dalım sensin bu dünyada. ' demişti. Zübeyir ağabey ağlıyordu!Nefesim kesilmişti birden. ' Ağabey , sen daha bize lazımsın. Allah gecinden versin! ' dedim . O, ağlıyordu. ' Ölüyorum Çelik! Ölüyorum !' dedi ağlaması devam ederek . Ben de ağlamamak için kendimi zor tuttum. ' Allah şifalar versin. Elimden geleni yapacağım ağabey !' demişdim.
Telefonuma baktım saat : 03,01' i gösteriyordu . Neydi bu şimdi Allahım? Dünyayı fikren parmaklarında oynatan, fikir ve aksiyon adamı, eskimez Yeni'nin şövalyesi, şair ,öğretmen , edip, gazeteci , sendikacı, çilekeş dava adamı nasıl oldu da bu hale geldi ?
Göz pınarlarım sanki iki çeşme olmuş akıyordu. Bu kadar gözyaşıma ben bile şaştım. Dakikalarca ağladım durdum Bu ağlamadan sonra kalbimin sızısı biraz da olsa gözyaşlarımla dinmişti. Onunla geçen o çileli eski günlerimiz geldi birden gözlerimin önüne. Yarım asrı geçen bir ömürdür onunla birlikteliğimiz. Harran Üniversitesi Kurma Derneği için yaptığımız çalışmalar. İlim ve Fikir Yayma Cemiyetinin kurulması. Gençlerle yaptığı o fikri ve edebî çalışmaları. Geceli gündüzlü harıl harlı Urfanın fikri yapısında verdiği emekleri gözlerimin önündedir. Bu kısa yazıda tümünü anlatmak mümkün olmayacaktır. İleride onun hizmetlerini daha geniş bir çerçevede ele alacağım. O , pörsümez, eskimez davanın fikir pehlivanı , o , ele avuca sığmayan, dünyanın en cevval insanı Zübeyir Yetik nasıl oldu da bugün bu hale geldi ? Ah , dünya ah! İnsanı yiyen bir değirmensin.
Sabaha kadar bir gram uyku girmedi gözlerime. Sabah ilk işim Sağlık Bakan Yardımcısı Şuayip Birinci 'yi aramak oldu . Durumu anlattım . Gerekeni yapacağını söyledi ve de gerekeni yaptı. Zübeyir ağabey; Necip Fazıl Üstadın Büyük Doğu ekolundan hayatta kalan Urfa'nın 'Dokuz Güzel İnsanı' ndan biridir. Bizim düşünce dünyamızın serdengeçtisidir. Onun fikir çilesi dillere destandır. O, bir şair , edip , öğretmen sendikacı,fikir ve aksiyon insanıdır. O, bu hale düşmeden birgün önce her saatını fikir ve düşünce yazıylarıyla geçirendir. Onun beyni çalışıp, kalbi attıkça, dili hep hakkı söylemiştir.
Urfa'nın Büyük Doğu davasının önden gidenlerinden şair , yazar Mehmet Akif İnan, yazar Mustafa Yazgan, neşriyatçı Nihat Armağan, yazar Ali Haydar Öztürk, şair Halil Gülüm , şair Mehmet Rağıp Karcı ve esnaftan Vahid Gayberi ile yakın dosttular. Ve bugün Urfa'nın Büyük Doğu ekolünün yaşayan son güllerinden biri Zübeyir Yetik'te hakka yürüdü. Şimdi o sevdiği dostlarıyla ervah aleminde birliktedir.
Geride onun ve bizim dostumuz Urfa'nın Çamlıdere Köyünde ( Mahallesinde) yaşayan Urfa'nın mükrim insanı, seksen altı yaşındaki üstad Yusuf Demirkol kaldı bu dünyada .
' Büyük Doğu' nun son güllerinden biri daha soldu bugün . İbrahim'i gül bahçesinin Muhammedi güllerinden biri daha gitti. Her gelen birgün mutlaka giderecektir o asli vatanına. ' Her Firavuna bir Musa ' ile ' Her Nemrut'a bir İbrahim ' in yazarı Zübeyir Yetik ağabeyde bugün sükuta erdi. Bitti gamı , kederi ve hüznü onun.
Zübeyir ağabey ancak otuzdört gün direnebildi bu sürece. Çektikleri inşaAllah kefarettir onun için. Allah rahmet eylesin , mekanları cennet olsun ağabeyimin. Cemal'iyle müşerref olsun ahirette Yaradanın.
O, liseden sonra İzmir'de bir avukatın bürosunda çalışırken ; altı yıl Urfa'ya gidemeyişinin sebebini bir dostu şöyle anlatmıştı bana : ' İzmir'de Zübeyir'e sormuştum. Zübeyir,Urfa'ya niçin gitmiyorsun yıllardır ?' Aldığım cevap müthişti : ' Bizde adettir ; gurbete giden ; gurbetten dönerken Urfa'da dayıya, halaya, amcaya, anaya , babaya ve kardeşlerine hediye alamadan gidemez . Eli boş gidersen hoş karşılanmaz yörede. Benim de hediye alacak param olmadığından Urfa'ya gidemedim. ' Onun bir haysiyet abidesi olduğuna tüm dostları şahittir. Bu hali hayatında ölene dek devam etti. O, bu dünyada kimseye asla minnet etmedi. Yazdığı yirmi yedi kıymetli eseri onun bu duruşuna delildir.
Sendikal hareketlerde onun ilke edindiği : ' İşçinin alın teri kurumadan hakkını ödeyiniz ! ' emri Nebevisini hayatında da tatbik etmeye çalıştı durdu . Çünkü O da iflah olmaz bir fikir işçisiydi.
Kadere bakın ki, Türkiye'deki işçi hareketlerinin sendikal çalışmalarında üç Urfa'lının rolü büyüktür. DİSK Genel Sekteri Fehmi Işıklar, HAKİŞ'in Kurucu Genel Başkanı Zübeyir Yetik ve MEMURSEN'nin Kurucu Başkanı Mehmet Akif İnan.

Zübeyir Yetik ile Fehmi Işıklar Urfa'nın Siverekli Mahallesi Tosun sokağından , Mehmet Akif İnan ise Eyyübiye Mahallesi çıkmıştır. Urfa tarihte hep böyle öncü isimlerle temeyyüz etmiştir. Onun bu çalışmaları o hayattayken pek takdir edilmemişti. Temennim odur ki, ondan geriye kalan tüm kıymetli eserleri artık sevenleri tarafından hakkıyla değerlendirilecektir.
Hastanedeyken Mehmet Atilla Maraş'la ziyaretine gittiğimizde çok sevinmişti. Konuşmuştuk. Yüzü gülmüştü. Vefatında ise, Oğlu İmam Şamil ve değerli dostu Enver Beşinci ile naaşı yıkanırken onu gördüğümüzde yüzündeki o son gülümsemesi görülmeye değerdi. Ufka bakan ferleri sönmüş açık gözleri , ıslak saçları ve sevinçle tebessüm eden yanaklarındaki o ışıyan parıltılar yüzlerimize aksetmişti. O, Mevlasına kavuşmanın huzuru içindeydi. Bizler ve ailesi ise hüzünlü idik. O, Rabbine kavuştu biz dostlarını ise bu dünyada mahzun bıraktı .
İyi insanlar iyi atlara binip o dönülmez diyarlara gittiği gibi o da gitti aramızdan Maveraya. Yolun açık olsun ağabeyim. Bizden de selam söyle önden giden tüm dava erlerine. Birgün bizde geleceğiz o dönülmez asli aleme.
Üstadının şu dizeleri dökülmüştü dudaklarımdan:

' Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber ?'
Hep hayırla yad edileceksin bu alemde.
Başta kederli ailesine , kıymetli evlatlarına , çilekeş fikir ve dava arkadaşlarına, emek dünyası ile edebiyat camiasındaki tüm dostlarına Yüce Mevlamdan sabırlar diliyorum.
İnna Lillahi ve inna ileyhi raciün

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme