Gazze'nin Yürek Burkan Çığlığı
Her geçen gün biraz daha derinleşen bir karabasanın içinden yükselen sessiz çığlıklar, vicdanları kanatmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) bugün, Gazze Şeridi'ndeki çocukların karşı karşıya kaldığı dramı tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdi: Ölümcül yetersiz beslenmenin yaygınlığı, 'felaket boyutlarına' ulaşmış durumda. Oysa bu, sadece istatistiksel bir veri değil her biri, annesinin kucağında eriyip giden bir minik bedenin, soluksuz kalan bir nefesin, umutsuzluğa terk edilmiş bir geleceğin hikayesi...
'Gıda Tehlikeli Derecede Az, Temiz Su Yok: Bu Bir İnsanlık Felaketi!'
UNICEF'in X platformundan yaptığı açıklama, buz gibi bir gerçekliği suratımıza çarpıyor: 'Gazze'de açlık yayılıyor, insanlar ölüyor, gıda tehlikeli derecede az ve temiz su acil durum seviyesinin altında.' Yardım kuruluşunun 'insan kaynaklı bir felaket' nitelemesi, yaşananların bir doğal afet değil, insan eliyle yaratılan, göz göre göre gelen bir kıyım olduğunu haykırıyor.
Peki, bu katliam durdurulabiliyor mu? Hayır. Yardım eli uzanabiliyor mu? Hayır! UNICEF, 'Yardım ciddi şekilde kısıtlanmış durumda ve erişim riskli' diyerek, yardımların İsrail tarafından kasten engellendiği, abluka altında tutulduğu acı gerçeğini ima ediyor. Hayata tutunmak için uzanan her ele, demir bir duvar örülüyor. Umut damarları birer birer kesiliyor.
BM Genel Sekreteri'nin Çaresiz Kınaması: 'Son Yaşam Damarları da Çöküyor'
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres'in 'dehşet duyduğu' ve 'şiddetle kınadığı' açıklamaları, uluslararası kurumların da bu dram karşısında ne kadar çaresiz kaldığını gösteriyor. Guterres, 'Yardıma ulaşmaya çalışan insanların vurulmasını, öldürülmesini ve yaralanmasını şiddetle kınıyorum' derken, aslında tüm dünyanın gözü önünde işlenen bir insanlık suçuna dikkat çekiyor.
'Gazze'de insanları hayatta tutan son yaşam damarlarının da çökmekte olduğunu' belirten Genel Sekreter, yürek burkan şu sözleri ekliyor: 'Yetersiz beslenmeden muzdarip çocuk ve yetişkinlere ilişkin artan raporlardan derin üzüntü duyuyoruz.' Üzüntü... Kınama... Peki ya eylem? Dünya, bu çocukların gözlerinde parlayan son ışıklar sönerken, bu masum canlar açlıkla, susuzlukla ve savaşla pençeleşirken neden sessiz kalıyor?
Gazze'de her geçen gün büyüyen bu insanlık dramı, sadece Ortadoğu'nun değil, tüm insanlığın vicdanında derin bir yara açıyor. Yardımlar ulaşmazken, çocuklar ölürken, dünya yalnızca izlemeye devam ediyor. Bu sessizlik, bu kayıtsızlık, Gazze'deki annelerin ve çocukların acısını katlayarak, gelecekte hepimizin yüzleşmek zorunda kalacağı büyük bir utanç duvarı örüyor. Bu drama sessiz kalmak, bir cinayete ortak olmaktan farksızdır.