Fehmi Koru'dan Erdoğan'a Çağrı Var...2. Abdülhamit Bile Böyle Yapmadı !
Deneyimli gazeteci ve yazar Fehmi Koru, güncel tutuklu yargılama kararlarını sert bir dille eleştirdiği yazısında, iktidarın muhaliflere yönelik muamelesini, 'istibdat' dönemiyle suçlanan Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamit'in uygulamalarıyla kıyasladı. Koru'nun bu karşılaştırması, mevcut adalet pratiklerinin tarihsel olarak olumsuz addedilen bir dönemden bile daha kısıtlayıcı olduğu anlamına geliyor.
TBMM Açılışı ve Fotoğraf Üzerinden Adalet Çağrısı
Koru, yazısının başlangıcını TBMM'nin yeni çalışma yılının ilk akşamında gerçekleşen ve siyasi parti liderlerini bir araya getiren davet ile verilen fotoğrafa ayırdı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın etrafında toplanan liderlerin görüntüsünü, muhalefet için bir fırsat olarak değerlendirdi.
Yazara göre, muhalefet liderleri bu yakın mesafeyi kullanarak iktidarın yanlış uygulamalarını yüz yüze söyleyebilme imkanına sahipti. Koru, bu fırsatın kullanılması gereken en önemli alanın ise, parti oylarındaki düşüşün ve uluslararası medyadaki olumsuz değerlendirmelerin ana sebebi olarak gördüğü 'adalet alanında yaşanan yanlışlıklar' olması gerektiğini vurguladı.
Güncel Tutuklamalar: 'Anlamsız' Gerekçeler
Yazar, eleştirisini somutlaştırmak için iki güncel örneği merkeze aldı. Koru, TV dizileri sayesinde uluslararası alanda tanınan bir artist menajerinin ciddi hastalıkları olmasına rağmen dokuz aydır hapiste tutulmasını ve bir mahkemenin tahliye kararına rağmen başka bir mahkemece tutuklanmasının sağlanmasını sorguladı.
İkinci örnek olarak, kullandığı bir cümleden 'Cumhurbaşkanını tehdit' suçu çıkarılarak 100 küsur gündür cezaevinde tutulan bir gazeteciyi gösterdi. Koru, bu kişilerin tutuklu yargılanmasına gerekçe gösterilen 'kaçma ihtimalleri' gerekçesinin kendisine anlamlı gelmediğini belirterek, bu durumun Türkiye'yi uluslararası alanda zedelediği uyarısında bulundu.
Kıyaslamanın Odağı: II. Abdülhamit Bile Daha Hoşgörülüydü
Haberin en çarpıcı kısmını oluşturan tarihsel kıyaslamada Koru, Cumhurbaşkanlığı danışma kurullarına seslenerek, Osmanlı padişahlarının muhaliflerini cezaevine tıkmak yerine sürgüne göndermeyi tercih ettiğini hatırlattı.
Koru, bu bağlamda II. Abdülhamit dönemine odaklandı ve istibdat ile anılan bu padişahın bile, en sıkı muhalifleri olan Namık Kemal, Ziya Paşa gibi isimlere cezaevi yüzü göstermediğini iddia etti.
Fehmi Koru, bu tarihsel örnek üzerinden, 'istibdat' suçlamalarıyla anılan bir padişahın bile muhaliflere gösterdiği tavrın, günümüzdeki uzun süreli ve tartışmalı tutuklu yargılamalardan daha hoşgörülü ve insancıl olduğu yönündeki tezini güçlendirdi. Bu, dolaylı yoldan mevcut uygulamaların II. Abdülhamit döneminden bile daha kısıtlayıcı ve ağır olduğu anlamına geliyor.
Koru, yazısını II. Abdülhamit'in mezarında muhalifi Ziya Gökalp ve isyancı Şeyh Bedrettin'in de yatmasına dikkat çekerek tamamladı; böylece Sultan, muhalif ve isyancının aynı kabristanda bulunmasını bir tür tarihsel hoşgörü örneği olarak okuyucuya sundu.