Devlet, Bakanına Sahip Çıktı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, organize suç örgütü soruşturması kapsamında aranan Sedat Peker'in bir süredir yaptığı Youtube yayınlarıyla birtakım iddiaları sonrası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya destek verdi. Erdoğan, 'Terör örgütleri gibi, suç örgütleriyle mücadelesinde de İçişleri Bakanımızın yanındayız' dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamasından bir gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yla ilgili "Yanındaydık, yanında olacağız" dedi. Soylu Ak Parti Grubundan hemen sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerine Twitter hesabından "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın emrinden olduk, emrindeyiz,emrinde olacağız" diye karşılık verdi.

SOYLU ERDOĞAN'LA BİRLİKTE GELDİ

Tartışmaların hedefindeki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun bugünkü AKP Grup Toplantısı'na katılıp katılmayacağı merak ediliyordu. Soylu, AK Parti Grup Toplantısı'na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la birlikte geldi. Ve en arkalarda milletvekilleri ile birlikte oturdu.

"İÇİŞLERİ BAKANIMIZIN YANINDAYIZ"
İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'yu hedef alan saldırıların gerisinde, ülkemizde sağlanan huzur ve güven ikliminden duyulan rahatsız olduğunu biliyoruz. Terör örgütleri gibi, suç örgütleriyle mücadelesinde de İçişleri Bakanımızın yanındayız. Hedefin İçişleri Bakanımız değil büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası gayretleri olduğunu anlamak için kullanılan araçlara ve onları kullananların siluetlerine bakmak yeterlidir.

Ülkemizde yıllarca bakanlık, başbakanlık ve Meclis Başkanlığı yapmış, partimizin genel başkanlığını yürütmüş Binali Yıldırım arkadaşımızın da oğlu üzerinden hedefe alınması, asıl niyeti gösteren bir başka işarettir. Şimdiye kadar nasıl şahsımız, partimiz ve çalışma arkadaşlarımız üzerinden ülkemize yönelik hiçbir saldırıya eyvallah etmediysek, bu tezgahı da bozacağız.

"YARGIYA TESLİM EDENE KADAR TAKİBİ BIRAKMAYACAĞIZ"
Suç çetelerinin mensuplarını, dünyanın neresine kaçarlarsa kaçsınlar takip ediyoruz. Tıpkı FETÖ'cüler gibi, tıpkı PKK'lılar gibi, bu suçluları da ülkemize getirip yargıya teslim edene kadar takibi bırakmayacağız.

Esasen, suç örgütü mensuplarının yalanlarına ve iftiralarına karşı gereken cevaplar muhatapları tarafından zaten verilmiştir. Bununla kalınmamış, tarafların başvuruları üzerine Ankara ve İstanbul Anadolu Yakası Başsavcılıkları da gereken tahkikatlara başlamıştır. Geçmişten bugüne hiçbir iddia, hiçbir itham ortada bırakılmayacak, her şey yargı tarafından araştırılıp, tüm yalanlar, iftiralar ortaya dökülecektir. Türkiye'nin demokratik bir hukuk devleti olduğundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

"FIRSAT VERMEDİK, VERMEYECEĞİZ"
İbn Haldun, 'Geçmiş, geleceğe suyun suya benzediğinden daha çok benzer' diyor. Bugün kılıktan kılığa girerek ülkemizi ve milletimizi kara bir tablonun içine yerleştirmek isteyenler, aslında dünün tekrarından başka bir şey yapmıyor. Suç örgütleri mensuplarını kullanarak, yalanları ve iftiralarıyla ülkemiz kamuoyunu esir olmaya, yönlendirmeye, devleti ve siyaseti dizayn etmeye heveslenenlere aradıkları fırsatı bugüne kadar vermedik, bugün de vermeyeceğiz.

Eski Türkiye'nin hastalığı olan siyaseti ve toplumu, suç çeteleri, terör örgütleri, medya mecraları, çeşitli isimler altındaki uluslararası kuruluşlar eliyle düzenleme gayretlerinin yeniden hız kazandığını görüyoruz. Bu yöntemi FETÖ de, güvenlik birimleri ve yargı içindeki mensupları vasıtasıyla elde ettiği malzemeleri dilediği gibi şekillendirmek suretiyle, uzunca bir süre sinsice ve pervasızca kullanmıştır.

"OYUNLARI, TUZAKLARI BOZACAĞIZ"
Son dönemde ülkemizdeki güven ve istikrarı hedef alan saldırıların gerisinde gençlerimizi karamsarlığa sürükleme gayesi olduğu açıktır. Nice oyunları ve tuzakları bozduğumuz gibi bu sinsi operasyonu da akamete uğratacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Kimin terör örgütleriyle, suç çeteleriyle yürüdüğünü milletimiz görüyor. Hiçbir senaryo ülkemizi hedeflerine ulaşmaktan alıkoyamaz.

Türkiye'ye her alanda ağır maliyetleri olan 1990'lı yılların istikrarsızlık dönemi 2002 seçimleriyle sona ermiştir. Hükümeti devraldığımızda milletimize Türkiye'yi dört temel sütun üzerinde yükseltme sözü verdik; eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Bu şekilde ifade ettik.

GEZİ OLAYLARI VE 15 TEMMUZ
Biz, Gezi Olaylarından beri ülkemizin kesintisiz olarak maruz kaldığı saldırılarda kullanılan araçları birer birer devre dışı bıraktıkça, yenileriyle karşımıza çıkılıyor. Hatırlarsanız, Gezi Olaylarını çevre hassasiyetine dayalı masum eylemler gibi göstermeye çalışanlara, bunun toplumsal kaos çıkarma denemesi olduğunu söylediğimizde şiddetli itirazlarla karşılaşmıştık.

Yine 17-25 Aralık kumpaslarının doğrudan demokratik hukuk devletini, milli iradeyi hedef aldığını söylediğimizde de birileri ısrarla konuyu adli ve siyasi zeminde tutmaya çalışmıştı. Aylar boyunca Meclis'teki grup toplantılarını FETÖ'nün kasetlerine tahsis edenler, 15 Temmuz'u da “tiyatro” olarak nitelemek suretiyle, kendilerine verilen senaryoya sadık kalma konusundaki ısrarlarını ortaya koymuşlardı.

Ülkemize yönelik en büyük ihanet teşebbüslerinden biri olan MİT TIR'ları hadisesinde, Türkiye'yi terör örgütlerine destek veren bir devlet gibi gösterme kampanyasına iştiyakla katılanların dertleri hiçbir zaman hukuk değildi.


Meclis'te hükümet kuracak çoğunluğun oluşturulamadığı Haziran 2015 seçimlerinin sonuçları, ülkemizin PKK ve FETÖ'yle mücadelesini ortadan kaldırma, eski Türkiye'yi hortlatma vesilesine dönüştürmeye kalkışılmıştı.

Nice sinsi kumpasla, tuzakla, girişimle yapamadıklarını 15 Temmuz'da doğrudan silaha sarılarak başarmaya kalktıklarında ise karşılarında milletimizi buldular. Çukur eylemleriyle elde edemedikleri neticeye Suriye sınırlarımız boyunca terör koridoru kurarak ulaşmaya çalışma hayallerini, gerçekleştirdiğimiz harekatlarla başlarına yıktık.

Türkiye'yi ısrarla ve binbir dalavereyle DEAŞ parantezine alma girişimlerini de, yine yürüttüğümüz sınır ötesi harekatlarıyla yerle bir ettik. Ekonomimize yönelik, kendi dinamiklerimizle ve gerçeklerimizle ilgili olmayan pek çok gizli-açık saldırının da aynı oyunun bir parçası olduğu şüphe götürmez bir hakikattir.

"ESAS AMACI..."
Ülkemiz, tarihinin her döneminde uluslararası operasyonlara maruz kalmıştı, bugün de aynı durumun devam ettiğini anlamak için öyle çok derin analizlere ihtiyaç yoktur. Bu defa da ülkemizi, suç örgütleri üzerinden hem içeride, hem uluslararası alanda kıskaca almak ve bundan siyasi sonuçlar üretmek peşindeler. Türkiye'de sosyal kaos denemeleriyle, terör örgütleriyle, darbe girişimleriyle, ekonomik tuzaklarla başarılamayan değişimin, siyasete müdahaleyle yapılacağını söyleyenler olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Ortada makul, mantıklı, sahici hiçbir sebep olmadığı halde, seçimin 2023'te yapılacağını defalarca tekrarlamış olmamıza rağmen, erken seçim teranesi tutturanların sufleyi nereden aldıkları açıktır. Tabii, dışarıdan ve içeriden kendilerine verilen gazı fazla kaçırıp 'seçimle veya seçimsiz iktidar' sözü edenleri de unutmamak gerekiyor.

Her dönemde olduğu gibi bugün de, yürütülen iftira ve yalan kampanyalarının esas amacı, milletin güvenlik ve ve adalet hassasiyetini kullanarak, iktidar yolunu zahmetsizce ve maliyetsizce açabilmektir. Ülkemizde, maalesef, dün vesayet güçlerinden, terör örgütlerinden, kirli ekonomik aktörlerden, bugün suç çetelerinden medet umacak kadar çapsız, sığ, ilkesiz, ufuksuz bir muhalefet anlayışı vardır. Kendini kullandırmaya, ülke düşmanlarının değirmenine su taşımaya, milletin umutlarını küçük hesaplarına meze etmeye bu kadar gönüllü bir muhalefetin olduğu yerde, terör örgütlerine de, çetelere de gün doğuyor.

Bakmadan Geçme