Çelik: Ne yaptığımızı biliyoruz, odağı kaybetmemek gerekiyor

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Terörsüz Türkiye sürecinin bir devlet politikası olduğunu söyleyerek 'PKK terör örgütünün bütün unsurları ve uzantılarıyla fesih ve silah bırakmasıdır. Aziz milletimiz müsterih olsun. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda bir pazarlık söz konusu değildir' dedi.

AK Parti MKYK toplandı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, toplantının ardından basının karşısına geçti.

Çelik'in açıklamalarının satırbaşları şöyle:

'Kadına yönelik şiddetle mücadele topyekun hassasiyet gerektiriyor. KADEM ile işbirliği yapacağız. İlgili birimlerimizin kapısı açık. Siyasetin üzerine düşen vazife gündemimizde.

YAPAY ZEKA

Şimdi tabii bir tartışma var, biliyorsunuz. O da şu: Yapay zek çıktığı zaman hangi meslekler yok olacak? Yapay zeknın hayatımıza girmesiyle ilgili kitapları okuyorum; bununla ilgili podcast'leri dinliyorum, tartışmaları izliyorum. Çeşitli kanallarda ve çeşitli mecralarda yapılan değerlendirmelerde bence çok temel bir yanlış yapılıyor. O da şu: Yapay zeknın ortaya çıkmasıyla birlikte okulun önümüzdeki 10, 20, 30 yıl içinde pek çok ülkede ortadan kalkacağını söylerken öğretmenlik mesleğinin de yok olacağını ifade ediyorlar. Bu, öğretmenlik mesleğinin ne olduğunu anlamamak demektir. Öğretmenlik mesleği sadece bilgiyi aktaran bir meslek değildir, sadece bilgiyi öğreten bir meslek de değildir. Elbette en başta bilginin ne olduğu ve bilgiye nasıl yaklaşılması gerektiği değerlendirilmeli. Bugün sosyal medya ya da internet yoluyla birçok bilgi elde edilse bile, bunlara nasıl bakılacağı, hangi açıdan ve hangi yöntemle değerlendirileceği konusunda bir bilinç yoksa, eskiden az bilgi nedeniyle yapılan yanlışlar bugün metodolojisi olmayan çok bilgi nedeniyle yapılmaktadır. Dolayısıyla esasında rehberlik yani öğretmenlik dediğimiz hadise bize bilgiye hangi açıdan bakmamız gerektiğini, bilgi bombardımanı içerisinde sahih olanın, temiz olanın, doğru olanın, çeşitli süreçlerden süzülerek gelmiş olanın nasıl ayırt edileceğini gösteren bir rehberliktir.

Yapay zek veya başka bir şey, bilgiye ulaşma metotlarını değiştirebilir. Ama benim ifade ettiğim anlamda, yani hayat rehberliği anlamında öğretmenlerin olmadığı, öğretmenlerimizin olmadığı; bu tip rehberlerimizin bulunmadığı bir dünya, barbarlığa teslim olmuş bir dünyadır. O yüzden öğretmenlerin, hayat rehberlerinin ortadan kalkacağını söyleyen yaklaşımların aslında dünyayı biraz da barbarlığa teslim etmek şeklinde bir altyapı taşıdığını unutmamak gerekir.

G20 ZİRVESİ

İlk defa Afrika kıtasında gerçekleşti. Afrika küresel adalet açısından çok daha fazlasını hak eden bir kıta. Afrika'ya kötülük yapanlar hala refahı paylaşmakta cimri davranıyorlar. Dayanışma, eşitlik ve sürdürebilir zirvenin üç ilkesi.

GAZZE'DEKİ ATEŞKES

Gelinen noktada Gazze'de bir ateşkes var ama bu ateşkes her gün İsrail tarafından ihlal ediliyor. Beyrut'a saldırıyor, Gazze'ye saldırıyor; öldürmeye ve soykırım siyasetine devam ediyor. Yine bu mutabakatın başlangıcında 600–700 yardım tırının girmesi öngörülüyordu. İsrail bunu henüz 200 düzeyinde veya daha altında tutuyor ve bu konudaki soykırım siyaseti, insanları temel ihtiyaçlarından mahrum etmek şeklindeki bir yaklaşımla maalesef devam ediyor. Bu nedenle ateşkes son derece kırılgan bir noktaya gelmiştir. Bu, doğrudan Netanyahu'nun açıklamaları ve verdiği emirler yüzünden gerçekleşmektedir. Bütün dünyayı bu konudaki tehlikeye bir kere daha dikkat çekiyoruz.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE: TAVİZ VE PAZARLIK SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

Cumhur İttifakı olarak ne yaptığımız biliyoruz. Terörü ülke gündeminden çıkarmak için ülkeler sert güç unsurları kullandığı gibi kanunların çizdiği çerçeveler içinde yumuşak güç unsurlarını da kullanırlar. Türkiye Cumhuriyeti de bu unsurları güçlü bir şekilde kullanmıştır. Bunun zıttı bir takım işler yapıldığına dair açıklamaların bir geçerliliği yoktur. Odağı kaybetmemek gerekir. Burada odak, terör örgütünün feshi ve silahların bırakılmasıdır. PKK terör örgütünün bütün unsurları ve uzantılarıyla fesih ve silah bırakmasıdır. Odak noktası bir devlet politikasıdır. Bir eleştirisi olan varsa bir önerisi olan varsa tabi ki dinliyoruz. Herkes Terörsüz Türkiye'ye ulaşmak konusunda entegre bir politikaya ulaşmak için söyleyecek sözü varsa onu söylesin. Aziz milletimiz müsterih olsun. Devletimizin nitelikleri ve milletimizin değerleri konusunda bir taviz ve pazarlık söz konusu değildir.

'SDG TÜRKİYE'YE TEHDİT OLMAKTAN ÇIKMALI'

'Bizim söylediğimiz açıktır. Biz retorikle ilgilenmiyoruz; yani şu kişinin açıklaması ya da bu kişinin açıklaması üzerine bir yorum yapmıyorum. Kişilerin söylediği değil, önemli olan burada hadiselerin nereye gittiğidir; işin mekaniğinin nereye gittiğidir. Birisi 'Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin hasmı değilim, Türkiye Cumhuriyeti için tehdit teşkil etmiyorum' diyorsa, bizim bunu fiilen görmemiz lazım. Eğer biz fiilen Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı tertip içerisinde, yarın bir gün Türkiye Cumhuriyeti'ne saldırmak için tahkimat içerisinde olanları tespit ediyorsak, 'Türkiye için tehdit teşkil etmiyoruz' retoriğinin bizim için bir anlamı yoktur.

SDG terör örgütü, PKK terör örgütünün Suriye koludur ve Terörsüz Türkiye yaklaşımı dahilinde Türkiye için bir tehdit olmaktan çıkmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin milli güvenlik hassasiyetleri erteleme kabul etmez, yerine getirilir. Odağı kaybetmeyelim. Türkiye'ye karşı tehdit oluşturan yapıların ve bu tehdidin ortadan kalmasına yönelik adımlarını da görüp not ediyoruz, olumsuz adımları da görüyoruz.

Cumhur İttifakı tam bir mutabakat içerisinde SDG'nin de silah bırakmasını ve 10 Mart mutabakatına uyması gerektiğini ifade etmiştir. Dolayısıyla bizim beklediğimiz şey şudur: Kişiler değil, mesele. Mesele hem bölgenin güvenliğidir hem Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenliğidir.

Terörsüz bölge iradesi aslında herkesin emperyalizm kıskacından çıkması içinde son yüzyılda ortaya çıkmış en güçlü yol haritasıdır.'

'BİZ EGE'DE AKDENİZ'DE ÇATIŞMA İSTEMİYORUZ'

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin hava savunma kabiliyetini geliştirmek üzere İsrail'le yaptığı iş birliği sorulan Ömer Çelik şunları kaydetti:

'Tabii bu Rum tarafının söylediği, şimdiye kadarki müzakere sürecine ve adada tırnak içinde onların tanımıyla barışla ilgili yaklaşılması gereken konulara dair bu silahlanma süreci, bütün iddialarını yok ediyor. Sadece bu konu değil, orada bir silahlanma süreci içerisine girdiklerini görüyoruz. Fakat yani adada ev bile yapamayacak kadar yerleri olan bir yapıyı her tarafını silahlandırsan ne olur? Geçmişte Türklere, Kıbrıs Türklerine karşı o zulümler yapıldığında 'Ayşe tatile çıktı' ve gereği Türkiye Cumhuriyeti tarafından en zor koşullarda yapıldı.

Şimdi biz Ege'de, Akdeniz'de çatışma istemiyoruz. Herhangi bir şekilde sorunların masa dışında bir yerde ele alınmasını istemiyoruz. Ama Yunanistan'ın Türkiye'nin savunma sanayisine dönük yaklaşımını en son askerlerimizin şehit olduğu uçak kazasında, o kargo uçağının resmini paylaşarak Yunan Hava Kuvvetleri'nin zihniyetini bir kere daha gördük. Bunlar hastalıklı şeyler. Normal bir yaklaşım değil. Askeri değerlere de uymuyor, insani değerlere de uymuyor, siyasi değerlere de uymuyor. Askerlik sanatı diye bir şey var, askerlik değerleri diye bir şey var. Öyle bir şey olur mu?

Dolayısıyla Rum tarafı açısından mesele giderek kendilerini, tabii Avrupa Birliği üyeliğinin verdiği şımarıklıkla, giderek daha marjinal noktalara doğru sürüklüyor. O yüzden yapacakları en yanlış iş bu silahlanma yarışına girmektir. İkincisi, bundan daha yanlış iş, bu silahlanma yarışına İsrail'in desteğiyle girmektir. Yani herhangi birinin Siyonizm'le, bu Siyonist hükümetle, bu soykırımcı hükümetle yan yana gelmesi hem insanlığa hakarettir hem kendi milletine hakarettir. Dolayısıyla Rum Yönetimi'nin o açıdan girdiği yol, maalesef bu silahlanma meselesinde direkt yüzlerce kilometre hızla duvara çarpma yoludur. Başka bir şey değildir. Dediğim gibi, müzakere diyoruz, diplomasi diyoruz, sorunları masada çözelim diyoruz.'

RUSYA - UKRAYNA SAVAŞI: TÜRKİYE'NİN GÖRÜŞLERİ NETTİR

Ömer Çelik, Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmaların sona erdirilmesine ilişkin çabalara yönelik bir soru üzerine şunları kaydetti:

'Bir daha böyle bir savaşın çıkmaması için güvenlik garantilerinin ne olacağı konusudur. Bu gündemle ilgili olarak da gerek G20'de gerek başka platformlarda Sayın Cumhurbaşkanımızın doğru bir formülün, dengeli bir formülün bulunması konusunda en doğru arabulucu olacağı ifade ediliyor. Çünkü bir tarafla konuşan, diğer tarafla konuşamıyor. Konuşamamanın ötesinde herkes bir tarafa angaje olmuş durumda. Burada Türkiye'nin bu savaşla ilgili görüşleri net olmakla birlikte Cumhurbaşkanımız belki de hem Putin'le hem Zelenski ile son derece net bir şekilde ve güvenilir bir zeminde konuşabilen tek liderdir. Dolayısıyla dünkü görüşmede de, Başkan Putin'le olan görüşmede de bu konu gündeme geldi. Önümüzdeki dönemde de gündeme gelecek. Bu faaliyetlerle ilgili olarak bütün dünyadaki liderler de Cumhurbaşkanımızın yürüttüğü süreçlerle ilgili olarak kendileriyle daha çok görüşmek istediklerini, Cumhurbaşkanımızla daha çok değerlendirme yapmak istediklerini ifade ediyorlar. Çevrim içi toplantıya Sayın Cumhurbaşkanımız katılacaklar. Saat 18 gibi gerçekleşeceğini düşünüyoruz.'

YARGI PAKETİ'NDE İNFAZ DÜZENLEMELERİ

'Bu yargı paketi ile ilgili olarak arkadaşlar, bu tartışılan af vesaire gibi konular değil. Biliyorsunuz, Haziran'da infaz düzenlemeleriyle ilgili bir düzenleme yapılmıştı. Belki onların güncellenmesiyle ilgili bir değerlendirme var. Son taslak üzerinde çalışılıyor. Cuma günü falan Meclis Başkanlığı'na teslim edilecek; ondan sonra da komisyona gelecek.'

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme