ABD İran'ı vurdu

ABD 22 Haziran sabaha karşı 03.30 sularında İran'ı vurdu. Saldırıda ABD'de Missouri'deki üslerinden kalkan B-2 stratejik bombardıman uçağının taşıdığı 6 adet GBU-57 sığınak delici bombanın ve Hint Okyanusunda konuşlu ABD savaş gemilerinden atılan 30 Tomahawk füzesinin kullanılarak İran'ın Fordo, Natanz ve İsfahan nükleer tesislerinin vurulduğu duyuruldu

ABD Başkanı Donald Trump, Türkiye saatiyle 05.25'te yaptığı Ulusa Sesleniş konuşmasında bu saldırıyla İran'ın üç önemli uranyum zenginleştirme tesisinin yok edildiğini iddia etti. İran ise saldırıda tesislerin yok edilmediğini, radyasyon yayılma tehlikesinin bulunmadığını öne sürdü.

Böylece İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD'nin savaşa girerek sığınak delici süper bombaları kullanması isteğini vakit geçirmeden yerine getirmiş oldu.

Netanyahu 19 Haziran'da yaptığı bu çağrı üzerine Trump'ın 20 Haziran'da saldırı kararı aldığı, uçak ve bombaların saldırıya hazırlanması ve havada yakıt ikmalleriyle 37 saat uçtuktan sonra gün 21 Haziran'dan 22 Haziran'a dönerken İran'ı vurduğu ortaya çıktı.

Netanyahu saldırı nedeniyle Trump'a, Trump da 'ekip çalışması' nedeniyle Netanyahu'ya teşekkür etti.

İki hafta aldatmacası boşa düşen çağrılar

Trump'ın 20 Haziran'da İran'a müdahale için 'iki hafta' süre vermesi ve İran'a nükleer müzakerelere devam çağrısında bulunmasının da askeri operasyonu gizleme amaçlı olduğu anlaşılıyor.

Çağrılar üzerine 20 Haziran'da Cenevre'de Avrupa Birliği Dış ve Güvenlik Politikaları Sorumlusu Kaja Kallas ve İngiltere, Almanya, Fransa dışişleri bakanlarıyla dört saat görüşen İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, nükleer müzakerelerin devamı için ABD'ye güvenlerinin kalmadığını söylemiş, İran'ı oyaladığını öne sürmüş, toplantılardan sonuç çıkmamıştı. Arakçi 21 Haziran'da İstanbul'da devam eden İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantılarında çerçevesinde hem Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan hem de Arap Ligi dışişleri bakanlarıyla görüşmeler yapmıştı. Erdoğan, savaşın bölge ve dünyayı daha büyük tehlikelere sürüklememesi için müzakerelere dönülmesi çağrısında bulunmuş, Arakçi ise basına 'Halkımız bombalanırken müzakereye gidemem' demiş, önce İsrail saldırılarının durdurulmasını istemişti.

İstanbul'daki toplantılardan da bolca İsrail'in kınanması ve diyalog çağrıları dışında sonuç çıkmamıştı.

İran'ı vururken dünyaya gözdağı

Trump'ın 'Tanrı ABD'yi ve İsrail'i korusun' diye bitirdiği konuşmasında 'Dünyada bizim bu gece yaptığımızı yapabilecek hiçbir ordu yok; yakınından bile geçemez demesi de dikkat çekici.

Trump böylelikle sadece Çin ve Rusya'ya İran'ı desteklemek için askeri hamleler yapmamaları için gözdağı vermekle kalmıyor. Aynı zamanda ABD'nin askeri gücünü küresel siyasi ve ekonomik nüfuzunu daha da yaymak için kullanacağı işaretini veriyor. Nitekim, Pekin ABD'yi kınadığı ilk tepkisinde saldırının 'tehlikeli bir dönüm noktası' olduğunu söyledi.

Netanyahu'nun saldırı ardından İran'a 'Önce güç, sonra barış' demesiyle Trump'ın saldırı sonrasında İran'a 'Şimdi barış zamanı' sözüyle açıkça teslim olmaya çağırması da uyum içinde. ABD yönetimi bütün yayılmacı saldırganlığına karşı İsrail'e desteğinin tam olduğunu, İsrail'e dokunanın kendisine dokunmuş saydığını da gösterdi.

Askeri tehdit ve Türkiye

ABD'nin askeri harcamaları ve ateş gücü kendisinden sonra gelen 9 ülkenin toplamından fazla; buna Rusya, Çin, Hindistan, Pakistan, İngiltere, Fransa gibi nükleer güçler dahil.

Trump bu hamle ile geniş Ortadoğu bölgesinde ABD dış politikasını İsrail etkisinden kurtarmak istediği yolundaki iyimser tezleri de boşa düşürdü.

İsrail ABD'den süper bombalarla kendi çıkarı için İran'ı vurmasını isterken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Türkiye'nin orta ve uzun menzilli füze stokunu arttıracağından söz ederek İsrail'i uyardığı da açıklık kazandı. Türkiye'nin NATO üyesi olması ve Rusya-Ukrayna, Azerbaycan-Ermenistan anlaşmazlıklarında kolaylaştırıcı rolü gibi avantajları bulunuyor.

İsrail'in İran'a saldırısına ABD'nin aktif askeri destek vermesi, Ortadoğu'da gerilimi zirveye taşımış durumda. Aynı şekilde İsrail'in 13 Haziran saldırısıyla 75 dolara çıkan petrolün varil fiyatı, ABD'nin vurmasıyla birlikte, daha ilk saatlerde 77 dolara çıktı. İran'ın dünya petrol ihtiyacının dörtte birinin geçtiği Hürmüz Boğazını kapatması halinde bu fiyatın daha da yükselmesi şaşırtıcı olmaz ki bu da Türkiye ekonomisini daha da zorlayabilir. Keza, gelişmeler PKK'nın silah bırakmnası veya 'Terörsüz Türkiye' sürecini de etkileyebilir.

Haber Merkezi

Bakmadan Geçme