- Haberler
- Reel Politik
- Ak Partili Özkaya: Seçim Milletin Gönlünde Kurduğunuz İttifakla Kazanılır
Ak Partili Özkaya: Seçim Milletin Gönlünde Kurduğunuz İttifakla Kazanılır
Moderatörlüğünü genel yayın yönetminiz Fehmi Çalmuk'un yaptığı Politik Adam programına katılan Ak Parti Afyonkarahisar Milletvekili, Anayasa Komisyona Başkanvekili Ali Özkaya Meclis'ten büyük tartışmalar ile geçen seçim Kanunuyla ilgili A'dan Z'ye analiz yaptı. Özkaya, Seçim Kurullarında 1. Sınıf hakimlerin görev yapması, sandık kurullarında görev yapan üyelerle ilgili düzenleme konusunda bilgi verirken Ânayasa değişikliği, siyasetin finansmanı ve CHP'nin ortaya attığı 'Sarayın Hakimleri' iddialarına da değindi. Özkaya'nın yaptığı analizin 2. bölümü sunuyoruz:
Ak Parti Afyonkarahisar Milletvekili, Anayasa Komisyona Başkanvekili Ali Özkaya Güçlendirilmiş Ak Parti Afyonkarahisar Milletvekili, Anayasa Komisyona Başkanvekili Ali Özkaya, “seçim milletin gönlünde kurduğunuz ittifakla kazanılır” dedi.
Moderatörlüğünü genel yayın yönetminiz Fehmi Çalmuk'un yaptığı Politik Adam programına katılan Ak Parti Afyonkarahisar Milletvekili, Anayasa Komisyona Başkanvekili Ali Özkaya
6 siyasi partinin Güçlendirilmiş Parlamenter sisteme yönelik önerilerini değerlendirirken “Türkiye’yi iflasa sürükleyecek bir şey söylüyorlar” dedi.
Özkaya “Parlamenter Sistem diye bir şey ortaya attılar. Ben oturdum, birkaç gün buna çalıştım.
Ya nereyi güçlendirdiklerini bir türlü anlayamadım. Yönetimi mi güçlendiriyorlar, yürütmeyi mi güçlendiriyorlar, parlamentoyu mu güçlendiriyorlar, partilerimi güçlendiriyorlar, hiçbir şeyi güçlendirmiyorlar. Ne yapıyorlar biliyor musunuz, onların bir yürüyüşü vardı ya 6 parti, en az oyu olan en ortada, Türkiye’ye önerdikleri sistem bu, en küçüğün tahakkümü altına almak ve bu ülkeyi yönetilemez ve çok kısa sürede tam manasıyla iflasa sürükleyecek bir şey söylüyorlar” diye konuştu.
ÖZKAYA'NIN SEÇİM KANUNU ÜZERİNE YAPTIĞI ANALİZİN İKİNCİ BÖLÜMÜ
POLİTİK ADAM: Ali Özkaya ile seçim kanununun röntgenini çekiyoruz ama izleyicilerden sorular geliyor. Milletvekilimize sorar mısınız diyorlar, her gün inanılmaz parti kuruluyor, bu sizin deneyiminiz açısından sormak istiyorum, bu siyasal sistemin demokratikleşmesi anlamına mı geliyor yoksa bir siyasi parti enflasyon mu var?
Ali Özkaya: Örgütlenme hakkı Anayasal bir hak, siyasi partiler de demokrasinin vazgeçilmez unsurları ama az öncede söyledim siyasi partiler kanunumuzda partileri tanımlarken, amaçlarını seçimlerle kazanarak iktidara getirilen partiler aslında siyasi parti demek. Yoksa diğerleri daha ziyade bir fikir kulübü, dernek, vakıf gibi düşünmek lazım, şimdi bizim seçimimize bugün 25’in üzerinde partinin seçime girme yeterliliği var. Nasıl oluyor, eğer bir parti kuruldu, 30 kişi ile kuruluyor, büyük kongresini yaptı, İllerin %50+1’ini, ilçelerin 3’te 1’inde teşkilatlanırsa veya 20 milletvekili olursa grup kurarsa seçime giriyor.
EN GEÇ 6 YIL ÜST ÜSTE KONGRE YAPMAZSANIZ SEÇİME GİREMEZSİNİZ.
POLİTİK ADAM: Bu kanun ortadan kalktı.
Ali Özkaya: Bunun bir fıkrası kalktı, grup kısmı kalktı ama diğer kısmı devam ediyor,
POLİTİK ADAM: Mesela bunu bir açar mısınız?
Ali Özkaya: Tabi, parti kuruldu, İçişleri Bakanlığına 30 kişi verdi, kazandı, bu parti büyük kongresini yaptı, Türkiye’deki 1300 civarındaki ilçenin, örnek olarak 81 ilin 51’inde teşkilatlanacaksınız, 2- 1000 işçe varsa 330, her ilin 3’de 1inde teşkilatlanacaksınız. Ondan sonra seçime gireceksiniz. Seçime girme hakkını kazandınız. Bu güne kadar prensip itibariyle bu hakkı kazandığınızda böyle devam ediyordu kapanan teşkilat falan kontrol etmiyorlar. Bizde kanuna bir hüküm koyduk, dedik ki 2 kongresini üst üste yapmazsa, ihmal ederse bunlar seçime giremez. Şimdi siyasi partiler kanunu der ki 2 yıldan önce, 3 yıldan sonra da kongre yapılamaz. Bu ne demektir? En geç 6 yıl üst üste kongre yapmazsanız seçime giremezsiniz.
POLİTİK ADAM: Zaten bir siyasi parti hüviyeti ortadan kalkmış olur.
Ali Özkaya: Genel merkez organı 3 yıl için seçildiniz, 2 yıl için seçildiniz aslında 2 yıl süreniz bitti yetkiniz kalktı. Fakat siz devam ediyorsunuz seçim kuralı gereğince tüzel kişilikte, yönetimin devamı prensibi gereğince, ama aslında yetkiniz düştü. Yine sandıklara gitmediniz, kongreler yapmadınız yine devam ediyorsunuz buna yasak getirdik. Dedik ki arkadaş siz 2 kere ihmal edersiniz kongrelerinizi bu 1/3 ve %50+1 kuralına göre giremezsiniz.
POLİTİK ADAM: Bir parti teşkilatlanmayı yapacak bir de bu kongrelere riayet edecek.
Ali Özkaya: Sandığa girdiniz, 30 tane parti var yani 1000de 1 oy alan parti aynı kutucukta, %50 oy alan parti de aynı kutucukta. Amblemler birbirine benziyor, şekiller birbirine benziyor, elinize aldınız uzunca bir zarf, nerede benim parti diye aramaya başlıyorsunuz, bu ciddi bir zaman biz iltibas deriz, karışıklığa sebep verme, bu ister istemez seçmenin kafasında bir karışıklığa sebebiyet veriyor. Evet, örgütlenme önemli ama her örgütün de bir amacı bir mantığı, felsefesi, teorisi var. Sizin kuruluş amacınız ülkeyi yönetmek, sadece belirli zamanlarda görüş açıklamak değil. Öyle olunca ülkeyi yönetecek kabiliyette ve yeterlilikte partilerin bu şartları taşıyan partilerin seçime girmesi doğru bir yöntem. İster 10 parti barajı aşsın, ister 1 parti.
POLİTİK ADAM: Sizin öngörünüze göre bu 25 parti, şu anda YSK bir daha açıklayacak bunu galiba seçim öncesi, partilerin hepsi seçime oy pusulasında yer alır mı diyelim?
Ali Özkaya: Biraz daha azalır kanaatindeyim.
POLİTİK ADAM: Oy pusulasını bir zaman ölçtüler, 1 metreye yaklaşmıştı. HDP seçmenini, okuryazar olmadığı için, seçmenini belirlemek üzere oy pusulasında kendi partilerinin yerine denk gelen bir ip getirmişlerdi, ipli siyaset modeli,
Ali Özkaya: Bizim milletimiz tabi, ariftir kendine göre çözümler üretir ama bu ne yapıyor, içeride kalma süresini uzatıyor. Kuyrukların oluşmasına ve bir sürü sorunlara sebebiyet veriyor. Bunu daha şeffaf, daha hızlı, daha net bir şekilde yapmak için bu şart, illa çok parti olması demokrasi standardını yükselttiği anlamına gelmiyor. Önemli olan milletin serbest örgütlenmesi var mı, kendisine inandığı ya da inandığına en yakın partiyle seçime girebiliyor mu, girdiği sandıktan çıkan oy doğru bir şekilde yansıyor mu ve temsilde adalet sağlanıyor mu, bunlar sağlanıyorsa sorun yok demektir.
SİYASETİN FİNANSMANI MİLLETİN YAPMASI, PARTİNİN ÜYELERİNİN YERİNE YAPMASI VE AÇIK VE ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE YAPMASI EN DOĞRU İŞTİR, EN MANTIKLI İŞTİR.
POLİTİK ADAM: Bu gelen sorulardan biri hazine yardımı, seçim kanunu ile hazine yardımı yeniden bu ekonomik kriz içinde seçime girecek partilere milletin parasını mı verdiniz diye yorumlar geliyor da, hazine yardımı ile ilgili bir çalışma yapıldı mı?
Ali Özkaya: Hazine yardımı yapılıyor. Şimdi milletimiz şunu düşünsün. Hazine milletin malı, partilerde milletin partisi, bu partiler bugün parlamentodaki partilerin % kaçı, %97’si orada yani milletin iradesinden oluşan meclise milletin paraları yansımış. Eğer siyasetin finansmanı açık ve şeffaf olmazsa bir şekilde o finansman yapılır. Finansmanı milletin yapması, partinin üyelerinin yerine yapması ve açık ve şeffaf bir şekilde yapması en doğru iştir, en mantıklı iştir, siyasetin finansmanı en helal işlerden birisidir demek lazım ve Cumhurbaşkanı seçim kanununda da buna yönelik özel hüküm vardır.
POLİTİK ADAM: Şimdi bu sisteme ilişkin eleştirilerden bir şu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başındaki Cumhur İttifakı 2 partili seçime gitmek istiyor, bir Ak Parti, biri CHP veya 2 ittifaklı seçim. Onun dışında 2 ittifaka da girmeyen siyasi partilerin yaşama hakkı yok.
Ali Özkaya: Şimdi bu fikri rahmetli Burhan Kuzu hocamız birkaç defa söylemişti, bu yeni sistemde 2 parti olur diye, ben kanunu da, sistemi de kendi tecrübelerimde gördüğümde böyle bir şeyin olmayacağını söylemiştim. Yaşadığımız tecrübelerde bunun olmadığını net bir şekilde gösteriyor. Bizim milletimiz işte ittifaklar yöntemiyle kendi partisini tercih ederek birden çok partiyi meclise taşıyor. Bu çok güzel bir şey, çok faydalı bir şey, demokrasi, parlamento bütün milletin en geniş istişare yaptığı yer. İstişarede bizim inancımız gereğince de en temel kavramlardan birisi, en temel kurallardan birisi. Zaten seçimler milletle istişare yapma zamanlarıdır. Milletle yaptığınız istişarenin sonucunu ondan aldığınız kararla, oyla yönetime yansıtmaktır.
POLİTİK ADAM: Ama daha önce gidip bir hesap veriyorsunuz, kahve, mitingler, çay falan yani Anadolu tabiriyle Affınıza sığınırım, milletvekilinin yakasına yapışma imkanı sizinle karşıdan her zaman yapıyorsunuz bunu ama seçim zamanı size direkt hesap soruyor. Çünkü sizin dışınızda Başka adaylarda var, onlara da verebilir.
Ali Özkaya: Şimdi Fehmi bey, 2007 seçimlerinde milletvekili adayıydım. 2011’de adaydım, 15, 15, 18 5 defa listedeydim, 3 defa seçildim. Milletten oy almak çok zor bir iştir. Milletin gönlüne girmek zor bir iş ve bizim milletimiz seçim döneminde de hiç lafını esirgemez.
POLİTİK ADAM: Hele sizin yörede hiç yani kitabın ortasından konuşur.
Ali Özkaya: Konuşur ve net bir şekilde söyler. Onun içinde sabırlı olacaksınız, dinleyeceksiniz, bir şeyde çok sert eleştirir ama hakkı da teslim eder. Ben çok seçimde gezdim hele 2007 ‘de biraz daha yeni, genciz, acemiyiz, konuşuyoruz yani o kadar sert ki şimdi kavga çıkacak diyorsunuz, bütün konuşmanın sonunda diyor ki tamam vekilim eleştirilerimiz baki ama oyumuz yine Ak Parti’nin diyor. Orada da gönlümüze su serpiyor.
SEÇİM KURULLARI ÇOK TECRÜBELİ
POLİTİK ADAM: Değerli vekilim şöyle bir iş var seçim kanununda, seçim kurullarında bir düzenleme yani muhalefetin en çok ayağa kalktığı nokta bu, eskiden en kıdemli hakimlerken, şimdi 1.sınıf hakimlere yetki verildi hatta onlar kura ile seçilecek dendi. Şimdi muhalefetin iddiası şu ki 15 Temmuz’da meydana gelen FETÖ darbe girişiminden sonra birçok yargı mensubu ihraç edildi, yerine bütün Ak Parti’nin hatta muhalefetin deyimiyle, onları bütün hakimlerimizi tenzih ederim, Ak Parti’nin militan hakimleri oldu. Hatta Kemal Kılıçdaroğlu bu işi biraz daha üste getiriyor, onu da söyleyeceğim, sarayın hakimleri diye sözlerde söylemeye başladı. Sarayın hakimlerine seçim kurulunda yetki veriliyor. Bu nedir, buna niye ihtiyaç duydunuz yani kıdemli hakimler varken niye 1.sınıf hakimler bu işte?
Ali Özkaya: Tabi önce 1.sınıf hakim kim onu bir bilmek lazım, bizde hakimler mesleğe giriyorlar, 3. 2. ve 1. Sınıfa ayrılmış olarak ta kıdem alıyor, terfilerle yükseliyorlar. Mümtazen terfi etmiş hakimler, mümtaz, temayüz etmiş hakimler 1.sınıfa ayrıldığında yaklaşık 12 yıl ve üzerinde olur. Eskiden bu 15 yıl ve üzerinde olan hakimlerdi, 1.sınıfa ayrılanlar doktora yaparsa 8 yıl, yüksek lisans yaparsa 9, normalde 10 yıl, 3 yılda buna normal süre koyduğumuzda 1. Sınıf hakim oluyor. Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçilme yeterliliğini
POLİTİK ADAM:15 Temmuz sonrası giren hakim, 1.sınıf hakim olma şartı
Ali Özkaya: Prensip itibariyle yoksa avukatlıktan gelenlerin avukatlık mesleğinin bir kısmı sayıldığı için olabilir, kıdemli sayılabilir, Ankara’da ben arkadaşlara sordum, Ankara Adliyesinde 1.sınıf ve 1.sınıfa ayrılmış kaç tane hakim var diye, 300 tane hakimimiz var, Sincan, Batı adliyesi ayrı, 1. Sınıfa ayrılmış ve 1. Sınıf
POLİTİK ADAM: Toplam hakimler arasında oran ne? Kaç hakimimiz var?
Ali Özkaya: Türkiye’de 26 bin hakim var, seçim hakimleri, Adli yargı hakimleri, idari yargı hakimleri yok. Bu Ankara için diyorum, Yargıtay hakimleri burada dikkate alınmıyor, Adalet Bakanlığındaki merkez teşkilatındaki hakimler dikkate alınmıyor. Yalnızca Ankara adliyesindekiler, Sincan Batı adliyesi var, diğer adliyelerimiz var. Her adliyenin hakimleri var. Bu hakimlerin kendi içinde il merkezinde şimdi bu 300 hakimimizin içinden kura çekilecek, 1. çıkan hakim İl Seçim Kurulu Başkanı, İl Seçim Kurulunda 5 tane hakim var. 3’ü asil, 2’si yedek, 1. Kurayı çektik, 1. Başkan, üye, üye, 1.yedek, 2.yedek, 5 kişi, şimdi efendim buna ne gerek var, eskiden nasıl oluyordu, Ankara’da kaç hakim var, 300 hakim var, Hakimler ve Savcılar Kanununda, hakimlerin kıdem sırası var. Bu mesleğe girdiniz, terfilerinizi yaptınız, geldiniz, her hakimin kıdem sırası yayınlanıyor, YSK bunu Hakimler Savcılar Kurulu’ndan alıyor ve buna göre diyor ki Ankara’da en kıdemli hakim Fehmi Çalmuk’tur. Fehmi Çalmuk o zaman Ankara İl Seçim Kurulu Başkanı oluyor. Disiplin cezası alanlar, kınama ve daha üst disiplin cezası alanlar en arkaya gidiyor. Şimdi geçmiş tecrübeler var, bu tecrübelerde şunları yaşadık. Ben bizzat kendimde bunu defalarca gördüm. Ankara’da 64-65 yaşında hakim büyüklerimiz vardı. Bunların bir kısmı artık yetkisi de genel yetki olmuş, mahkeme yetkisi kaldırılmış, emeklilik moduna girmiş, izinlerini kullanıyor ve emekli olup gidecek. Ama en kıdemli hakim olduğu için seçim hakimi o,
POLİTİK ADAM: Zoraki bir görev yapmış oluyor.
Ali Özkaya: Evet, istifa etme şansı yok, ayrılma şansı yok, kabul etmeme şansınız yok, 1-2 günde karar vereceksiniz, en geç 3 günlük süreler var,
YANİ MESLEKTE 13.YILINI DOLDURMUŞ 1.SINIF HAKİM OLMUŞ BİR HAKİM KOMİSYON BAŞKANI OLABİLİR.
POLİTİK ADAM: Türkiye gibi bir yerde, medya baskısı
Ali Özkaya: Özellikle Ankara’da inanılmaz bir yoğunluk var, o zaman siz adeta seçim müdürlerine mahkum kalıyorsunuz. Seçim müdürü sabit, hele Ankara’daki Çankaya ve İl Seçim Müdürü sürekli seçim yapar. Sendikaların genel merkezleri, Meslek örgütlerinin yani inanılmaz bir bilgi birikimleri vardır, çok yetenekli, tecrübeli kıdemli insanlardır. Böyle olunca ister istemez bu bir tereddütlere hasıl oluyor. Başka gerekçeleri de var, birçok gerekçesi var bunun, bunun yerine ya bu en kıdemli hakimlerin mümtazen terfi etmiş gelmiş 1.sınıf olmuş, 1.sınıfa ayrılmış hakimlerin içinden kurayla Ankara Adalet Komisyonu 3 kişi başkan, bir hakim, bir üye hakim ve bir başsavcı, torbaya koyuyorsunuz, bütün hakimler geliyor, hakimlerinde buradan feragat etme yetkisi yok.
POLİTİK ADAM: Mazeret te bildiremiyor mu?
Ali Özkaya: Bir mazeret olur, kurul kabul ederse bu olabilir ama bu mesleğini de etkiler. Onun dışında herkes girecek, kuradan çekecek ve devam edecek.
POLİTİK ADAM: Yani meslekte 13.yılını doldurmuş 1.sınıf hakim olmuş bir hakim Komisyon Başkanı olabilir. Emekliliğine 2 yıl kalmış bir hakim de üyesi olabilir.
Ali Özkaya: Olabilir.
POLİTİK ADAM: Yedek te olabilir. Yani demokratik anlayışa bakarsanız, demokratik bir nokta
Ali Özkaya: Yani yaş her zaman en kıdemli, en bilgili demek midir? Çoğu zaman belki meslekte olabilir ama birçok zamanda değildir. Zaten dedim ya 12-15 yıl kıdemli hakimler ve bir hakim 10 yıldan sonra çalışkan ve gayretli bir insansa artık o gerçek manada temayüz etmiş bir hakimdir.
BU KLASİK CHP’NİN SUÇLAMA TEORİSİDİR. AŞAĞILAMA, ÖTEKİLEŞTİRME TEORİSİDİR
POLİTİK ADAM: Onun performansı dosya sayısına göre mi ölçülüyor? Yani karar onaylaması, geri gelmesi.
Ali Özkaya: Yargıtay bunlara not veriyor, Adalet müfettişinin teftişinde aldığı notlara göre, başarısına göre terfi ediyor ve yükselerek geliyor. Bunların içinde bu hakimler efendim sarayın hakimiymiş, ben şunu görüyorum CHP’liler de,
POLİTİK ADAM: Hatta Sayın Genel Başkan son grup konuşmasında neredeyse adres göstererek o kararı veren hakimi tehdit etti.
Ali Özkaya: Ben Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun birçok olaydaki yaklaşımını gördüm. Sayın Cumhurbaşkanımızın avukatlığını yaptım belirli bir süre, 100lerce tazminat davasına girdim. Birçoğunda da kazandıklarımız olduğu gibi kaybettiklerimiz de oldu. Ülkede sayın başkanımızın Başbakan olduğu sürede hem Cumhurbaşkanlığı döneminde avukatlığını yapmış bir kişi olarak davaları kaybettik, Anayasa çıkarttığımız kanunların bir kısmını iptal ediyor. Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın yayınladığı birçok Cumhurbaşkanlığı kararnamesini Anayasa Mahkemesi, kendi atadığı üyeler iptal ediyor. Bu nasıl oluyor ki sarayın hakimi diyorsunuz da, kendi atadığı hakimler kendi kararını iptal edebiliyor? Türkiye bir hukuk devletidir. Hakimlere, sarayın hakimi demek bence bir hakarettir. Bu hakimler milletin hakimleridir. Hukuk fakültelerini bitirmiş, sınavları kazanmış, 2 yıl asgari staj yapmış, bu stajlardan sonra atanmış, birçok terfilerden geçmiş, gelmiş bağımsız, hür hakimlere sarayın hakimi, eğer CHP’nin dediği gibi bir karar vermişse bunlar Türk milletinin şerefli hakimlerdir. Ama CHP’nin dediği gibi karar vermemişse militan hakimdir, sarayın hakimidir. Bu klasik CHP’nin suçlama teorisidir. Aşağılama, ötekileştirme teorisidir. 1950’den beri bu mantıkla devam eder, ya çok acı olaylar vardır tarihimizde, bu CHP mantığıyla, bakın Anayasa Mahkemesinin ilk kuruluşunu çok yüceltir CHP’liler, Anayasa Mahkemesi 1961 Anayasası ile hukukumuza girmiştir. 25 Nisan 1962 44 sayılı kanunla teşekkür etmiş ve faaliyete başlamıştır. Anayasa Mahkemesinin birçok üyesi Yassıada’da rahmetli Menderes’in kanı elinde olan kişilerdir. Oradaki sizi buraya tıkan güç bu kararı vermemizi istiyor diyen, kendisini yerin dibine çakan hakimleri çok yüceltirler. O dönemde şerefli yargı mensupları da vardır. O günkü Yargıtay başkanvekili olan kişi, Yüce Adalet Divanının başkanlığını kabul etmemiş, reddetmiştir. Bir çok hakim istifa etmiştir. Sırf biz bağımsız, tarafsız değiliz, haksız bir karara imza atmayalım diye. Bu memlekette hakimler onlarca defa başındaki Devlet Başkanının istemediği kararları vermiştir. Hakimleri suçlamak, onları eleştirmek, ha hakim yanlış yapmaz mı, yapar, hakim suç işlemez mi işler.
POLİTİK ADAM: Hakim yanlış yaptığında da hukuk sistemi bunu kademeye koymuş, yargıda istinaf, Anayasa Mahkemesi,
Ali Özkaya: Yani onlarca yolu var, şikayet yolu var, bugün suç işleyen birçok hakim meslekten ihraç ediliyor. Hapse giren hakim oluyor. Yani her meslekte olduğu gibi hakim, savcı mesleğinde de hata yapan vardır. Biz kişilerin yanlışlarını mesleklere ve kurumlara atfederek onları küçültmemeliyiz, onları aşağılamamalıyız. Bu memleketin yargısındaki derece, kuvvet, kudret, doğru ve adil karar vermek, bizim ülke olarak gücümüzü arttırır. Anayasa Mahkememizin vermiş olduğu kararlar, mesela İstanbul’da yaşadık, Özel Yetkili Mahkemelerde ben o gün tweet’te attım, hiçbir Ağır Ceza mahkemesinin veya başka mahkemenin Anayasa Mahkemesinin kararına direnme hakkı yoktur.
BATIDAN DAHA İYİ YARGI SİSTEMİ KURABİLECEK BİR MİLLETİN EVLADIYIZ.
POLİTİK ADAM: Osman Kavala konusunda mı söylüyorsunuz?
Ali Özkaya: Ondan önceki bir başka olayda da, her olayda, Anayasa Mahkemesi bir karar vermişse, kararı yanlış bulan Yerel mahkeme, kararın gerekçesini en uzun şekilde eleştirebilir. Yaptığınız yanlış, bu yanlışı siz yapıyorsunuz, Yüce bir mahkemeye bu yanlış yakışmıyor ama ben Anayasa gereği mecburum, sizin yanlışınıza Anayasa gereğince uymak zorundayım der ve karara uyar. O zaman biz Anayasa Mahkemesinin kesinleşmiş kararına uymayacaksak o zaman hukuk terörü olur.
POLİTİK ADAM: Kavala meselesinde, Anayasa Mahkemesinin bir algı yönetimine kurban gittiğini düşünüyor musunuz?
Ali Özkaya: Hayır, Anayasa Mahkemesi Kavala ile ilgili bir şey demedi. En son tutukluyu serbest bırakın demedi, o AİHM’nin kararıydı. Tabi AİHM kararında da bizim Türkiye’de işine geldiği kısmını yaparlar. Onlarca kararı vardır. AİHM kararı getirilip bir Türk mahkemesi kararı gibi uygulanır karar değildir. Bu kararlarda dostane çözüm yöntemleri vardır, Bakanlar Konseyi’nin alacağı kararlar vardır. Buna göre çözüm tazminat ödeme yolu da olabilir. AİHM Batı Trakya’daki camiler ve müftülerle ilgili verdiği, Yunanistan’ın uygulamadığı onlarca karar var. Fransa’nın, Almanya’nın, birçok ülkenin uygulamadığı karar var. Bizde bir bu Batıyı büyütme, adeta Batıya tapınma, onların yaptığı her işi doğru bulma, onları hep yüceltme mantığı var. Batının doğru olan kavramlarına, kurumlarına saygı gösteririz ama biz medeniyet olarak batıdan daha büyük bir medeniyetin mensuplarıyız. Batıdan daha iyi Hukuk Sistemi, Batıdan daha iyi Yargı Sistemi kurabilecek bir milletin evladıyız. Böyle kendimizi küçük görmemeliyiz.
POLİTİK ADAM: Bir hukuk insanısınız, biz İslam ülkeleri bir İnsan hakları Mahkemesi kuramaz mıyız? Öyle bir müktesebatımız yok mu ki, AİHM’de halkımız, vatandaşımız hak arama yoluna gidiyor?
Ali Özkaya: Çok acı bir gerçek maalesef yok. Batı kendi içindeki uzun feodallarla halkın bu savaşları, geldiği demokrasi sürecini, büyük savaşlarla getirmiş. Dolayısıyla Magna Carta’dan bugüne, Fransız İhtilaline, Rönesans’a yaşananlarda Batı bizden bir adım daha öne gitmiş. Biz bu süreçleri çok yaşamamışız İslam toplumu olarak, maalesef burada her şeye rağmen en iyi örnek Türkiye. Türkiye bu konuda bütün İslam ülkelerine öncülük yapabilir ve yapıyor da birçok zaman ben biliyorum.
BİR PARTİNİN ÜYESİ OLARAK GÖSTERECEKSENİZ BENDEN MUVAFAKAT ALACAKSINIZ
POLİTİK ADAM: Çünkü ombudsmanlık, kamu ombudsmanlık dediğimiz, denetçiliği işi mekanizmasının, Türkiye’de çok pratik işlediğine ilişkin bazı istatistik veriler okuyorum. Yani bunu bir ileri kademeye götürüp bu anlamda da böyle bir çalışmanın yapılmasını dilerim. Şimdi şöyle bir nokta var, şimdi bu kanun şöyle bir şey daha getiriyor, sandık kurullarında bir düzenleme getiriyor. Sandık kurullarına üye bildiren parti, seçime girmeye? Yani nedir o, kimdir o, üye bildirme hakkına sahip parti?
Ali Özkaya: Sandık kurullarında bir başkan var memur, 4 tanede partinin temsilcisi var. Onlar bir önceki seçimdeki en fazla oy almış partiler, bir partinin yerine sizin haberiniz olmadan bir başka parti, sizin üyenizi gösterebiliyor.
POLİTİK ADAM: Yeni kanunda artık böyle değil?
Ali Özkaya: Evet, o kişiden muvafakat istiyor, böyle bir şey yapacaksa, ben Çankaya İlçe Başkanlığı yaptığım dönemde şuna şahit oldum. Mesela bir kişi başka bir partiden istifa edip geliyor, siz üye yapacaksınız, gidiyor diyor ki başkanım ben şu arkadaşlarımın partiye üye olacağını, getirdim form doldurdum. Bakıyorsunuz eskiden bunlar daha zordu, şimdi teknoloji gelişti, elektronik ortam netleştiği için girdiğinizde diyor ki bu başka partinin üyesi, eskiden böyle bir sistem yoktu. Kaydediyorsunuz siz, 6 ayda bir YSK’ya gönderiyorsunuz, Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığına gönderiyorsunuz. Orada onlarında sistem yoktu, tek tek takip etme şansı yok. Böylece bir partideki bir başka partide gösteriyor. Sandığa siz gittiniz, diyor ki size sandık, bir dakika siz şurada sandık kurulu üyesisiniz, başka bir yerde, oraya gidip, orada oy kullanmanız lazım. Siz oraya gitmiyorsunuz, burada da size oy kullandırmıyorlar. Haberinizde yok ve sizin oyunuz gidiyor. Mesela siz beni başka bir partinin üyesi olarak gösterecekseniz benden muvafakat alacaksınız.
POLİTİK ADAM: Partiden değil?
Ali Özkaya: Partiden değil, şahıstan. Bundan daha meşru mantık olur mu?
POLİTİK ADAM: Bu oluru, o bildirimin arkasına koyacaklar?
Ali Özkaya: Bu kişi olursa ne yapacak, kendi yerine değil, öbür tarafta gidecek o sandıkta oy kullanacak.
POLİTİK ADAM: Şimdi burada da muhalefeti bir eleştirisi var. Bu surette sandığa hakimiyet sağlamaya çalışıyorlar, demokratik bir ortam ortadan gidiyor diyorlar.
Ali Özkaya: Bir kişiyle? O zaman kendisi de aynısını yapabilir. Kural olarak 400 kişidir bir sandık yani daha aşağı köyde vesaire olabilir ama yani ilçelerde 400 kişide bir kişi sonucu mu etkileyecekmiş? Bence seçimi hiç bilmemek demektir bu,
SEÇİM MİLLETİN GÖNLÜNDE KURDUĞUNUZ İTTİFAKLA KAZANILIR
POLİTİK ADAM: Sandık Kurulu üyesi açısından söylüyorsunuz?
Ali Özkaya: Tabi, elbette ki 1 kişinin oyu 400 kişiyi nasıl etkiler? Bakın Fehmi bey, millet oy vermediği müddetçe hangi kanunu getirirseniz getirin sıfırdır. Seçim milletin gönlünde kurduğunuz ittifakla kazanılır. Millet sizi gönlünde kabul etmişse, size inanmışsa oy verir, bunun dışında hiçbir kanun
POLİTİK ADAM: Son 2 sorum, Anayasa değişikliğini bu dönem artık unutalım mı? Gelecek meclis dönemine mi kaldı? Hala meclisin Anayasa değişikliğini çıkartma şansı var mı?
Ali Özkaya: Ben geçen komisyonda da söyledim arkadaşlara, arkadaşlar eleştiriyorlar, ya gelin o zaman, konuşalım bunları.
TÜRKİYE’YE ÖNERDİKLERİ SİSTEM BU, EN KÜÇÜĞÜN TAHAKKÜMÜ ALTINA ALMAK
POLİTİK ADAM: 59 madde çantada hazır,
Ali Özkaya: Masaya oturursanız konuşup, anlaşabilirsiniz, sistem değiştirmezseniz konuşmam. O zaman dediklerinizin bir kıymeti yok ki, ben niye sizin dediğinizi kabul edeceğim? Şimdi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diye bir şey ortaya attılar. Ben oturdum, birkaç gün buna çalıştım. Ya nereyi güçlendirdiklerini bir türlü anlayamadım. Yönetimi mi güçlendiriyorlar, yürütmeyi mi güçlendiriyorlar, parlamentoyu mu güçlendiriyorlar, partilerimi güçlendiriyorlar, hiçbir şeyi güçlendirmiyorlar. Ne yapıyorlar biliyor musunuz, onların bir yürüyüşü vardı ya 6 parti, en az oyu olan en ortada, Türkiye’ye önerdikleri sistem bu, en küçüğün tahakkümü altına almak ve bu ülkeyi yönetilemez ve çok kısa sürede tam manasıyla iflasa sürükleyecek bir şey söylüyorlar.
SİSTEM EN AZ 5 SENEDE DEĞİŞİR
POLİTİK ADAM: Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, seçim oldu yarın bu millet partisi iktidara geldi. Aniden ertesi sabah Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dönülecek, uygulanacak diye bir nokta yok, bunun bir Anayasal süreci var bu da yeniden Türkiye’nin yeniden bir seçime gitmesi, bir 2 yılı demek
Ali Özkaya: Hayır, asgari 2 seçim, 1-Birinci seçimi kazanacaksınız, en az 360 ve yukarısında milletvekili alacak Millet İttifakı, aldı, Anayasayı değiştirecek, referanduma götürecek, oylatacak, yeni sisteme geçecek, yeni sistemin kurgulanması da yeniden seçim yapmak zorundasınız. Mevcut Cumhurbaşkanının görev süresi bitecek çünkü Anayasa gereğince bunu seçime götürmeniz gerekecek ya meclis karar alacak 360 ve üzeri veya Cumhurbaşkanı seçim kararı alacak, yeniden seçilecek, parlamento oluşacak ve parlamentodan Cumhurbaşkanı, Başbakan atayacak sonra geçecek. Yani bu dediğiniz en erken 5 sene, bana göre hiç sene, böyle bir şey olamaz.
TÜRKİYE’Yİ KAOTİK BİR ORTAMA SOKMAK
POLİTİK ADAM: Bir de şöyle bir nokta var, muhalefet partilerinden Sayın Genel Başkanlar da burada davetli, bir sistem var öneriyor, yaptıkları mutabakat metninde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yaklaşık bir sayfalık bir nokta yani dört başı mamur bir açıklansa sistem bunu öngörüyor. Ey millet bizim halkımız bu, ey millet biz bu sistemle devam edeceğiz, gerekli reformları yapacağız, ekonomik kriz var bunu düzelteceğiz ama bir dahaki seçimde de bu sisteme geçmeyi vaat edeceğiz dese bu bile bu müphemiyeti kaldıracak noktada. Yani ben şöyle görüyorum bir seçmen gözüyle de baktığım zaman bir hayal satma gibi nokta görüyorum. Bu siyasi açıdan, siyasi iletişim açısından da çok zafiyet gösteren bir nokta.
Ali Özkaya: Fehmi bey 2 temel şeyi söyleyeyim, Millet İttifakından gelen birisi oldu mu lütfen sorun, Cumhurbaşkanını kim seçecek o sistemde, millet mi, parlamento mu? Bu en temel kritik konulardan birisidir. 2- %1 oy alan partilere hazine yardımı ve bununda 4de 1ini eşit vereceğiz. Bu ne demektir biliyor musunuz, bir parti vardı döner ekmekle %7 oy alan, bu küçük partileri iyice finans edip bütün Türkiye’yi kaotik bir ortama sokmak, bu %4’üne tekabül ediyor hazine yardımı, 1 puan alan parti, hazine yardımının 4 puanını alıyor ki bu tamamen siyasi yelpazeyi bölerek büyük felaket getirir.
POLİTİK ADAM:Çok teşekkür ederim.